Letty de kendisine yakışanı yapıp, ona yaşayacak bir yer verdi. | Open Subtitles | ليتي" تصرفت على طبيعتها وساعدتها" ومنحتها مكان لتعيش فيه |
Onu sevdim. Aslında yaptığım şey, ona yaşayacak bir yer bulmak oldu. | Open Subtitles | احببتها ولقد وجدت لها مكان لتعيش فيه |
Madem ki buraya geldiniz, öyleyse ben de size yaşayacak bir yer vereceğim. | Open Subtitles | هل ينزل هنا وأنا سوف أعطيك مكان للعيش فيه. |
yaşayacak bir yer. | Open Subtitles | مكان للعيش فيه. |
O ve JT hâlâ yaşayacak bir yer bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول هو و(جي تي)ايجاد مكان للعيش فيه |
yaşayacak bir yer ve aracımız olmadığından ikisini birleştirmenin yolunu bulduk. | Open Subtitles | "ومع عدم وجود مكان لنعيش فيه أو وسيلة للتحرك"، "لقد وجدنا الوسيلة التي تجمع بين الاثنين". |
Ayrıca güzel haberlerimiz var, yaşayacak bir yer bulduk. | Open Subtitles | و... أخبار جيدة, وجدنا مكان لنعيش فيه. |
Profesör Kinsey bize yaşayacak bir yer buldu. Tahmin edeyim. | Open Subtitles | الدكتور (كينزي) وجد لنا مكان لنعيش فيه |