- Bobby olabilecek kadar yaşlı değilsin. - Çünkü ben Lawson'ım. | Open Subtitles | أنت لست كبيرا بما يكفي لتكون بوبي هذا لأني لوسن |
O kadar yaşlı değilsin. O da o kadar yakışıklı değil. 48'ine geldin. | Open Subtitles | أنت لست كبيرا جدا كما أنك وسيما |
Yaşlı bacaklarım yorulmaya başladı. - O kadar yaşlı değilsin, Baines. | Open Subtitles | (ـ أنت لست عجوزاً للغاية ، يا (بينز ـ لستُ شاباً كعادتي |
O kadar yaşlı değilsin. | Open Subtitles | لست عجوزاً للغاية |
Baba, sen yaşlı değilsin. | Open Subtitles | ابى انت لست عجوزا |
- Daha kötü ölüm sebepleri de var. - Sen yaşlı değilsin ki. | Open Subtitles | هنالك أشياء أسوء يموت عليها المرء لست كبيرة السن |
Sağır rolü yapma bana, o kadar da yaşlı değilsin. | Open Subtitles | لا تتظاهر بإنّك أصم، أنت لست كبير لهذه الدرجة. |
- Sadece yaşlı değilsin, bir de ölmek üzeresin. | Open Subtitles | أنت لست كبيرا في السن أنت فقط تموت |
- Bobby olabilecek kadar yaşlı değilsin. | Open Subtitles | - أنت لست كبيرا بما يكفي لتكون بوبي |
O kadar yaşlı değilsin. | Open Subtitles | انت لست كبيرا في العمر |
Benden çok da yaşlı değilsin. | Open Subtitles | أنت لست كبيرا لهذه الدرجة. |
O kadar da yaşlı değilsin, ahbap. | Open Subtitles | أنت لست عجوزاً هكذا يا رجل |
O kadar da yaşlı değilsin, dostum. | Open Subtitles | أنت لست عجوزاً هكذا يا رجل |
- O kadar yaşlı değilsin. | Open Subtitles | لست عجوزاً بذلك القدر |
Pekala, sen yaşlı değilsin. | Open Subtitles | حسنا, انت لست عجوزا |
Oh, eski bir kocaya sahip olacak kadar yaşlı değilsin. | Open Subtitles | لست كبيرة كفاية ليكون لكِ زوج سابق |
Sen yaşlı değilsin. Harikasın. | Open Subtitles | لست كبيرة تبدين جميلة |
Sen yaşlı değilsin. | Open Subtitles | أنت لست كبيرة بالسن |
- Çok yaşlı değilsin. | Open Subtitles | - أنت لست كبير بالسن. |