Seninle yaşlanmak istemiştim. Şimdi güzel ve akıllısın. | Open Subtitles | أردتُ أن أشيخ برفقتكِ أنتِ الآن جميلة وذكية |
Onunla yaşlanmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أشيخ معها. أتفهم ما أحاول قوله؟ |
- Şaşırabilirsin ama yaşlanmak kadınlar için de büyük bir meseledir. | Open Subtitles | هذا قد يفاجئك، لكن الكبر مشكلة كبيرة لدى النساء أيضا. |
Aynısı benim için de geçerli. Buna yaşlanmak deniyor. | Open Subtitles | فهمت ذلك الآن يسمى هذا الكبر في السن |
Ayrıca yaşlanmak, sadece kaçınılmazı erteliyor, olayların göstermediğini zaman gösteriyordu. | TED | وإلى جانب ذلك، أجّلَ التقدم في السن الأمور التي لا مفر منها، يمكن للزمن رؤية ما لا تستطيع الظروف رؤيته. |
Yine de yaşlanmak o kadar da basit bir şey değil. | TED | في النهاية، الشيخوخة ليست أمرا رائعا. |
Ama yaşlanmak, benim birliğimde bir ayrıcalıktır. Masumlar ölmesin diye canımızı veririz. Olay bu kadar basit. | Open Subtitles | لكن التقدم بالسن بفيلقي هو إمتياز بحد ذاته، إننا نموت حتى لا يموت الأبرياء، الأمر بسيط. |
Seninle yaşlanmak istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ أن أشيخَ معك |
Tabii ki birbirimize aşık olduğumuz ve birlikte yaşlanmak istediğimiz bölümü pas geçtin. | Open Subtitles | بالطبع فاتتكَ جزئية أنّنا نحبّ أحدنا الآخر وأنّنا نريد أن نهرم سوياً |
" -Lock Finish Adası, İskoçya. yaşlanmak istediğim yer." | Open Subtitles | -بحيرة "فيشون" في "أسكتلندا" حيث أريد أن أشيخ .. |
Sen birlikte yaşlanmak istemediğim kadınsın. | Open Subtitles | أنت المرأة التي لا أريد أن أشيخ معها. |
Shaina, ben de seninle yaşlanmak istiyorum ama senin için değil. | Open Subtitles | شاينا ، أريد أن أشيخ معك وليس من أجلك |
Bende seninle yaşlanmak istiyordum. | Open Subtitles | أردت أن أشيخ معك، أيضا |
Seninle birlikte yaşlanmak istiyorum Danny. | Open Subtitles | أريد أن أشيخ معك داني |
Bence yaşlanmak benim canımı daha da sıkacak. | Open Subtitles | يبدو الكبر في السن يصبح مملاً للغاية. |
yaşlanmak çok garip bir şey Betty. | Open Subtitles | الكبر بالسن أمر في غاية الغرابة "بيتي" |
Sana benzemem, Wilf. yaşlanmak cidden hoşuma gitmişti. | Open Subtitles | أنا لستُ مثلك، (ويلف) لقد أحببت الكبر في السن |
yaşlanmak yüreği zayıf olanlara göre değil, sana söyleyeyim. | Open Subtitles | إن التقدم في السن ليس في ضعف القلب أنا أقول لك هذا |
yaşlanmak doğal bir şeydir bu yüzden kendinize bir iyilik yapıp, prostat muayenesi olun ironik tişörtler giymeyi kesin ve bırakın, kendiliğinden oluversin. | Open Subtitles | لا عيب في التقدم في السن لذا أسدوا معروفاً لأنفسكم وقوموا بإجراء فحص البروستات كفوا عن لبس أقمصة تافهة ودعوا الأمر يحدث فقط |
Ancak bakış açısı, yaşlanmak da buna nasıl baktığınız ve sağlıktır. | TED | لكن الشيخوخة أيضًا حالة عقلية وصحية. |
Söylediklerinizi çok iyi anlıyorum, çünkü bana göre sorun şu; insanlar yaşlanmak konusuna ilgi göstermiyorlar çünkü yaşlılık sizi öldürmek üzereyken, kansere veya kalp hastalığına veya başka bir şeye benziyor. | TED | تلقيت الكثير من صدى ما تقوله، لأنه يبدو لي أن تلك المشكلة لجعل الناس يهتمون بفعل شئ حيال الشيخوخة هو أن وقت الشيخوخة يقترب من قتلك يبدو مثل السرطان أو مرض القلب أو الخ. هل لديك أي نصيحة؟ |
Ama yalnız yaşlanmak en iyisi. | Open Subtitles | لكن التقدم بالسن وحيداً هو الأفضل |
Bebeğim, seninle yaşlanmak istiyorum ben. | Open Subtitles | حبيبتي, أريدُ بأن أشيخَ معكِ. |
Tanrı dilerse beraber yaşlanmak bize nasip olacaktır. | Open Subtitles | "إن شاء الله ، سنحصل على امتياز حتى نهرم سوياً" |
Bazen değişmek ve yaşlanmak için herşeyimi vermek istiyorum. | Open Subtitles | أحياناً أفكر أنني لأضحي بأي شيئ لأتغير و أكبر في العمر كبقية الناس |