Bu bekleme sırasında bir tür duygusal yakınlık gelişiyor. | TED | خلال ذلك الوقت، تطور نوع من القرب العاطفي. |
Bu pek güzel bir yakınlık olmayabilir ama hiç değilse hala bir aradayız değil mi? | Open Subtitles | قد يكون القرب طيفين، لكنها واحدة من صنع المتعمد الخاصة بنا. |
Eğer kraliçe hazır olmadan, kubbe tamamen kapanırsa yakınlık buradan sağ çıkamaz. | Open Subtitles | ،إذا انتهت القبة قبل أن تستعد الملكة لن تنجو الجماعة من هذا |
Bir de neden inanılanın aksine tensel yakınlık iyi bir cinsel yaşamı temin etmiyor? | TED | و لماذا لا تضمن العلاقه الحميمة علاقة جنسية جيدة، علي عكس الإعتقاد الشائع؟ |
Bak anne, Ryan ile aramda bir yakınlık oluşturmaya çalışıyorum, böylece öğrenirse de onu daha iyi bir aileye kaptırmayız. | Open Subtitles | انظري, امي.. انا احاول ان اصنع الشعور التقارب بيني وبين رايان |
Birbirini önemseyen iki insan arasında fiziksel yakınlık paylaşılması çok güzel birşeydir. | Open Subtitles | حين تتم مشاركة أي حميمية جسدية بين شخصين يهتمان لأمر بعضهما فهو أمر جميل |
Travma, metafiziksel yakınlık hislerine, uyanıkken hayal görmeye neden olabilir. | Open Subtitles | الصدمة يمكن أن تجلب المشاعر ألفة غيبية. إستيقاظ الأحلام، إذا جاز التعبير. |
Senin adamın daha yeni tabii, aranızda bir yakınlık olmaması doğal. | Open Subtitles | لكن الرجل الذي يتولى أمركَ جديد، لم تستطع التقرب إليه |
yakınlık alarmı. yakınlık alarmı. | Open Subtitles | تحذير من اقتراب، تحذير من اقتراب |
Bazen entelektüel olursun bazen fiziksel, bazense yalnızca yakınlık da güzeldir. | Open Subtitles | بعض الأحيان عليك أن تكون عقلاني ، بعض الأحيان عليك أن تكون جسديا وبعض الأحيان فقط القرب لطيف |
Sahile yakınlık mercanlar için büyük bir risk faktörü müdür? | Open Subtitles | هل القرب من الشاطئ عامل خطر رئيسي للمرجان؟ |
Pekala, yakınlık prensibine göre, katil kurbanlarını kaçırmak için çok uzağa gitmez ama bu adam oldukça geniş bir alanda kadın kaçırıp cesetlerden kurtuluyor. | Open Subtitles | حسنا,مبدأ القرب يخبرنا ان القاتل لن يرتحل بعيدا ليخطف ضحاياه لكن هذا سافر لمسافات بعيدة لكي ينشر |
Park konusunda haklıydın. Doğaya yakınlık, enerji, insanlar. | Open Subtitles | كنت محقاً بشأن الحديقة هذا القرب من الطبيعة، النشاط والناس |
Otobanlara, havaalanlarına, kaçış güzergahlarına yakınlık. | Open Subtitles | القرب من الطرق السريعة، والمطارات، ومسارات الهروب. |
yakınlık bizi gafil avladı ve ben, bunun tekrar yaşanmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | الجماعة قبضت علينا فجأةً وأن لن أسمح بحدوث ذلك مرة أخرى |
yakınlık, hâla onlardan biri olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | الجماعة ما زالوا يعتقدون أني واحداً منهم |
Ona daha fazla yakınlık göstermemem için. | Open Subtitles | ذلك لأنه لا اريد أن اسمح له بالمزيد من الحميمة |
yakınlık ve değerlik elektronlarıyla. | Open Subtitles | -بنزين- ؟ التقارب و الإلكترونات المكافئة |
Son olarak en önemlisi yakınlık ve seks yok. | Open Subtitles | وأخيرًا، وهذا هام لا حميمية أو جنس |
Bu adam ulaşamayacağı bir kadınla yakınlık kurmaya çalışan beceriksiz bir aşık. | Open Subtitles | هذا الرجلِ إرادة مقدّمِ طلب عاجزةِ ألفة مَع a إمرأة غير متوفرة إليه. |
Sen insanlarla yakınlık kurmaktan hep korkacak mısın mesela? | Open Subtitles | بالطبع مثل؟ هل ستكون دائماً خائف من التقرب للناس |
yakınlık alarmını görmezden gelin. | Open Subtitles | تجاهلوا التحذير من اقتراب شيء |
Benim gibi olmayanlarla bir yakınlık kurma hayali. | Open Subtitles | هذا الحُلم الطويل من القرابة مع هؤلاء الذين لا يشبهونني |
yakınlık göstermek bazen işe yarayan en iyi şeydir. | Open Subtitles | أحياناً يكون القُرب هو الغِذاء الوحيد المُجدى. |
Kurbanları bu şekilde kesmek yakınlık ister, çok spesifik. | Open Subtitles | القيام بالأختيار لكي يقوم شخص ما بهكذا عمل .. ينبغي أن يكون مقرباً جداً |
Asilere yakınlık göstermek, krallığa karşı gelmek demektir ve cezası ölümdür! | Open Subtitles | التعاطف مع المتمردين هو جريمة ضد التاج. ويعاقب عليها بالإعدام. |
Seks; aletini yalatan, kıçını emdiren şeydir ama yakınlık başka bir şeydir. | Open Subtitles | الجنس هو أن يُمصَ قضيبك أو مؤخرتك، لكن الحميمية هي شيءٌ آخر. |