| Yakalandığında da suçu akıl hocana atman için bir anlaşma yaptın. | Open Subtitles | وحينما تمّ القبض عليك قمت بعقد صفقة لإلقاء التهمة على معلمتك |
| Yakalandığında zaman öleceğini biliyordu. | Open Subtitles | عرفت أنّ مصيرها قد ختم حالما تمّ القبض عليها. |
| Olay yerinden kaçmaya çalışırken Yakalandığında üzerinde değilmiş. | Open Subtitles | لم يكن لها عندما ألقي القبض عليها يفرون من مكان الحادث. |
| Daha önce Yakalandığında da anlaşma yapmamıştı... şimdi de yapmayacaktır. | Open Subtitles | عندما ألقي القبض عليه من قبل ولن يتكلم الان |
| Peki ya baloda Bobby tuvalette Mary Ann Dugan'la Yakalandığında? | Open Subtitles | و تلك المرة عندما قبضوا على "بوبى" فى الحمامات "مع"مارى آن دوجان |
| Yakalandığında mutluluktan gülüyordu ve herkesi hayret içinde bıraktı. | Open Subtitles | الذين اعتقلوها كانوا مذهولين إنها كانت متوهجة مع السعادة... القصة صدمت كل شعب اليابان |
| Yakalandığında boku yiyecek olan benim ama | Open Subtitles | أنا من ستتأذى إن تمّ القبض عليك |
| İlk tutuklama 1975'te Graceland kapılarına saldırıp Yakalandığında. | Open Subtitles | القبض لأول مرة في عام 1975 عندما ألقي القبض عليه تخريب بوابات غريسلاند . |
| Pakistan'da bir grup Yakalandığında ISI komutanı Iftekhaar Ahmed beni görmeye gelmişti. | Open Subtitles | عندما ألقي القبض على أحد أفراد المجموعة في باكستان ...جاء رئيس الاستخبارات الباكستانيه أحمد افتخار لرؤيتي. |
| William Yakalandığında gitmesini söyledim. | Open Subtitles | عندما ألقي القبض على (ويليام) أخبرتهأنيغادرا... |
| Ancak; Yakalandığında, para Westmoreland'ın yanında değildi. | Open Subtitles | لكن النقود لم تكن مع (ويستمورلاند) عندما قبضوا عليه |
| Yakalandığında birşey söylemiş mi? | Open Subtitles | -حسناً، ماذا قال عندما قبضوا عليه؟ |
| Yakalandığında gazeteler yazdı. | Open Subtitles | لقد كتب في الصحف عندما اعتقلوها |