Mason Dixon Line'un bu yakasındaki en güzel cevizli pastayı biz yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نصنع افضل فطيرة جوز في هذا الجانب من طريق ماسون ديكسون. |
Ben de kimse Donny olmadığımı anlamasın diye... doğu yakasındaki limanlarda iş buldum. | Open Subtitles | لذا نقلته إلى المرسى في الجانب الشرقي حتّى لا يجده أيّ أحد يعرفه |
Güney yakasındaki tüm polisleri buraya yollasan daha iyi edersin. | Open Subtitles | من المستحسن ان ترسل لي كل شرطي في الجانب الغربي |
Yukarı doğu yakasındaki hayatla savaşmanın tek yolu ateşe ateşle karşılık vermektir. | Open Subtitles | لا الطريقة الوحيدة للتعامل مع الجانب الشرقي الراقي هي محاربة النار بالنار |
..şu şehrin diğer yakasındaki. | Open Subtitles | أنت تعرفه ، يقع بالجانب الآخر من المدينة |
- Paul'un Batı yakasındaki barbeküsünde. Oraya nasıl gideceğiz ki? | Open Subtitles | في حفلة الشواء في الجانب الغربي كيف سنذهب إلى هناك؟ |
Sizler şehrin diğer yakasındaki çocuklarla gönül eğlendirirsiniz. Sonra Stanford'a gidersiniz. | Open Subtitles | أنتِ فقط تريدين أن تحظى بعلاقتك المؤقتة مع أى شاب من الجانب الآخر من المدينة |
Doğu yakasındaki bir genç kızın geçen yazki intiharı ulusal bir kriz konusundaki duyarlılığı artırdı. | Open Subtitles | حادثة انتحار فتاة الجانب الشرقي في الصيف الماضي قد أيقظت وعي الشعب |
Batı yakasındaki dairemi yeniliyorum. | Open Subtitles | أنا أجدّد شقّتي التي في الجانب الغربي شمال الولاية |
- Kayıp raporunda yukarı doğu yakasındaki Chase Kız Lisesi'ne gittiği yazıyor. | Open Subtitles | حسنا، جاء في تقرير الأشخاص المفقودين أنها ذهب إلى مدرسة تشيس للبنات على صعيد الجانب الشرقي. |
Batı yakasındaki bütün köşelerde polis bekliyor. | Open Subtitles | الشرطة متواجدة في نصف زوايا الجانب الغربي |
Batı yakasındaki bizim için kötü olabilir ama.. | Open Subtitles | صفوف طويلة في الجانب الغربي قد يكون ذلك في غير صالحنا |
Neden gidip mavi takımlı arkadaşlarınla yukarı doğu yakasındaki oyun alanında oynamıyorsun? | Open Subtitles | يو، لماذا لا أنت و قليلا مجموعة الأزرق مان هنا تذهب تجد ملعب على صعيد الجانب الشرقي، حسنا؟ |
...3 hafta önce doğu yakasındaki evinde bulunmuş. | Open Subtitles | وجدت في شقتها منذ 3 اسابيع مضت على الجانب السفلي الشرقي |
Cesedi yukarı doğu yakasındaki evinde bulunan bir kadınla ilgili bir şey duymuştum. | Open Subtitles | قرأت عن امرأة اكتشفت جثتها فى منزلها، فى الجانب الشرقى |
Tüm şehirdeki özel birimler, bomba ekipleri ve scubaların şehrin doğu yakasındaki köprülere ve metro tünellerine dağıtılmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد قوة مهمة على مستوى المدينة، خبراء المفرقعات والغوص المنتشرة في كل جسر على الجانب الشرقي ووسط النفق. |
Hayır. Ve ben de muhtemelen Daire Denizinin bu yakasındaki en kötü büyücüyüm. | Open Subtitles | لا، وأنا على الأرجح أسوأ ساحر في هذا الجانب من بحر الدائرة |
Yukarı Doğu yakasındaki en havalı anne oldun. | Open Subtitles | لقد أصبحت أكثر الأمهات روعةً في الجانب الشمالي الشرقي |
Doğu yakasındaki işi hallettik. Benim peşimde değiller. | Open Subtitles | تكفلنا بذلك الأمر بالجانب الشرقي لم أعد مراقبا |
Peki ya şu bazen kahvaltıya gittiğimiz batı yakasındaki diğer yerin adı? | Open Subtitles | {\pos(192,240)}،(وهذا المكان، في (الويست سايد هل سنقصده للفطور؟ |
Şu savaş başladığından beri her çeşit uyuşturucu için doğu yakasındaki tüm saygın hastaneler ve ilaç firmalarıyla pazarlık yapıyorum. | Open Subtitles | منذ بدء هذه الحرب كان هنالك مساومات على كل انواع المخدرات من كل مستشفى محترمة وشركات الادوية على الساحل الشرقي. |
Ayrıca, - sınırın iki yakasındaki göçmenlerde olduğu gibi - çatışmanın yaratıcı bir araç olarak kullanımını göstermektedir. Çünkü, bir süreç yaşamak zorundaydılar ve bu durum onların kaynakları ve şehrin politikalarını yeniden organize edebilmelerini sağladı. | TED | لقد علموني أيضاً أنه وكما هو الحال في المجتمعات المهاجرة على جانبي الحدود، استخدموا الصراع نفسه كأداة إبداعية، لأنه كان عليهم إنتاج عملية قد مكنتهم من إعادة ترتيب موارد وسياسات المدينة. |