ويكيبيديا

    "yalan söylemek için" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • للكذب
        
    • لتكذب
        
    • في الكذب
        
    • على الكذب
        
    • ليكذب
        
    Herhalde aile üyelerinin birbirine Yalan söylemek için emir almadığı bir ailedir. Open Subtitles اعتقد بأنها الذى بها أفراد العائله ليسوا مضطرين للكذب على بعضهم
    Bayım, buraya gelerek hayatımı tehlikeye attığımın farkındayım; ancak Yalan söylemek için bir nedenim yok. Open Subtitles أعرف أني أخاطر بحياتي بالمجيء هنا لكن لا سبب يدعوني للكذب
    Biliyorsun ki sen bir polissin. Ve çok da iyi biliyorsun ki herkesin Yalan söylemek için bir nedeni vardır. Open Subtitles حسنٌ، بطبيعة الحال أنتَ شرطيّ، و تعي تماماً أنّ لدى الجميع دوافعاً للكذب.
    Kim olduğun hakkında bana Yalan söylemek için ondan yardım istedin o da iyi bir dalkavuk olduğundan gelip suratıma karşı yalan söyledi Open Subtitles لقد لجأت إليها لتكذب عليّ بخصوص حقيقتك وبحكم أنّها لا تستطيع أن ترّد لك طلب أتت إليّ وقامت بالكذب عليّ
    Yalan söylemek için doğuştan yeteneğin var ama altından kalkmak için yeterli zekaya sahip değilsin. Open Subtitles لديكِ موهبة فطريّة في الكذب لكن ليس ما يكفي من الذكاء لإدراك الأمر
    Sus. Zaten çok güçsüzsün. Enerjini Yalan söylemek için harcama. Open Subtitles أنت ضعيف بما يكفي أرجوك لا تهدر طاقتك على الكذب
    Bu kadar Yalan söylemek için bu işe gerçekten ihtiyaç duymuş olmalı. Open Subtitles لابد أنّه كان بحاجة فعلاً لهذه الوظيفة ليكذب هكذا.
    Vurulmayı istememek Yalan söylemek için iyi bir teşvik. Open Subtitles عدم الرغبة بتلقي الطلقة سيكون دافعاً للكذب
    Biri gördüğüm kadarıyla Yalan söylemek için hiçbir sebebi olmayan güvenilir bir kadından geliyor. Open Subtitles واحدة من إمرأة موثوقة بحسب ما أرى ليس لديها سبب للكذب.
    Bu salondaki kimseye Yalan söylemek için bir sebebim yok. Open Subtitles تقول الحقيقة؟ ليس لدي أي سبب للكذب على أي شخص في القاعة
    Yaşlı ağacınızın Yalan söylemek için bir sebebi olmadığını sanıyorum. Open Subtitles أخمّن أن شجرتكم العتيقة ليس لديها أيّ داع للكذب.
    Hepsi de bu. Eğer para almışlarsa, Yalan söylemek için almışlardır. Open Subtitles أنهم قاموا بإعطائهم رشوة للكذب
    Saçmalama. Yalan söylemek için bir nedenim yok ki. Open Subtitles لاتكوني سخيفة ما الذي يعوني للكذب
    Biz birlikte değiliz, yani sana Yalan söylemek için hiçbir sebebim yok. Open Subtitles نحن لسنا معا. ليس لدي أي سبب للكذب.
    Çünkü Yalan söylemek için nedenleri yok. Open Subtitles لاّنهما لا يملكان مبرراً للكذب
    Sana Yalan söylemek için bir nedenim yok dostum. Open Subtitles ليس لدي سبباً للكذب عليك , يا رجل
    Yalan söylemek için nedenim yok. ben, benim. Open Subtitles ليس لدي اى سبب للكذب انا هو ما انا
    Onun da bu konuda Yalan söylemek için bir sebebi yok! Open Subtitles ليس لديه أي سبب يدعوه للكذب بشأن أي من هذا!
    Böyle bir konuda Yalan söylemek için herhangi bir nedenimiz yok. Open Subtitles لا يوجد سبب لدينا للكذب حيال أمر كهذا
    Kim olduğun hakkında bana Yalan söylemek için ondan yardım istedin o da iyi bir dalkavuk olduğundan gelip suratıma karşı yalan söyledi Open Subtitles لقد لجأت إليها لتكذب عليّ بخصوص حقيقتك وبحكم أنّها لا تستطيع أن ترّد لك طلب أتت إليّ وقامت بالكذب عليّ
    Bana Yalan söylemek için Japon tarzının bu olduğu söylendi, efendim. Open Subtitles أخبروني بأنها طريقة اليابانيين في الكذب
    Avukat olmak Yalan söylemek için daha iyi bir eğitim. Open Subtitles أود القول لتكون محامياً، ربما يستحسن أن تتدرب على الكذب.
    Yalan söylemek için bir nedeni yoktu. Open Subtitles لم يكن لديه سبب ليكذب

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد