Ve şu anda herkesin yalan söylemeyi bırakıp gerçekleri konuşması gerekir. | Open Subtitles | و حان الوقت للكل أن يتوقفوا عن الكذب و قول الحقيقة |
Ve şu anda herkesin yalan söylemeyi bırakıp gerçekleri konuşması gerekir. | Open Subtitles | و حان الوقت للكل أن يتوقفوا عن الكذب و قول الحقيقة |
Değişiklik olsun diye yalan söylemeyi dene. Dünyanın düzeni bu. | Open Subtitles | جربى الكذب على سبيل التغيير إنه العملة المتداولة حول العالم |
Tamam, yalan söylemeyi bırak artık. Burada ne olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | حسناً ، توقفي عن الكذب أنتِ تعرفين ما حدث هنا |
Test yapmamıza izin verseydin, tedaviden vazgeçebilirdik ya da yalan söylemeyi de bırakabilirsin. | Open Subtitles | لو سمحتَ لنا بإجراءِ الفحص، لتوقّفنا عن علاجك أو يمكنكَ التوقُّفُ عن الكذب |
Acıyı azaltmak için bile olsa, yalan söylemeyi haklı görmem. | Open Subtitles | حتى لتخفيف المعاناة. لا يمكنني أبداً تبرير قول الكذب الصريح |
Arkadaşlarını dolandırmayı, eşine yalan söylemeyi ve çocuklarından uzak durmaya devam edecek misin? | Open Subtitles | هل تريد حقّا أن تستمرّ في خداع أصدقائك الكذب على زوجتك، واجتناب أبنائك؟ |
Kısa, parçalı cümleler çünkü insanlar hızlı yalan söylemeyi sever. | Open Subtitles | أجزاء الجمل القصيرة لأن الناس تريد العبور من الكذب بسرعة |
Bana yalan söylemeyi kestiğin için memnunum. Kadınların beni aldatmasından hoşlanmam. | Open Subtitles | أنا سعيد لتوقفك عن الكذب علىَ أكره الكذب أمام النساء |
Söylemek istediğim tek şey herkes artık yalan söylemeyi bıraksın. | Open Subtitles | كل ما أريد أن أقوله هو أن يكف الناس عن الكذب |
Söylemek istediğim tek şey herkes artık yalan söylemeyi bıraksın. | Open Subtitles | كل ما أريد أن أقوله هو أن يكف الناس عن الكذب |
Eğer öyleyse bunu açığa çıkarıp birbirimize yalan söylemeyi kesmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن يكون معلن ونتوقف عن الكذب على أنفسنا |
Benim söylediğim, siyah insanların yalan söylemeyi bırakması lazım. | Open Subtitles | ما اريد قوله ، ان على الناس السود ان يكفوا عن الكذب |
Üstlerinize yalan söylemeyi, başka ajanları tehlikeye atmayı böyle mi mazur gösteriyorsunuz? | Open Subtitles | بأنّ كم تبرّر الكذب إلى رؤسائك، تعريض للخطر الوكلاء الآخرين؟ |
Dedim ki Federal İletişim Komisyonuna gideceğim ve işimden kamu yayın lisansı sahibi olan sizin tarafınızdan kovulduğumu bildireceğim yayında halka yalan söylemeyi red ettiğim için. | Open Subtitles | وسأقدم تقريرا بأنني طردت من وظيفتي بواسطتك الترخيص لتلك الموجات الهوائية العامّة لأنني رفضت الكذب على الناس على الهواء. |
- Biliyor musun, belki de kazanamayacağımı kabul edip Lynn'e ve diğerlerine yalan söylemeyi bırakmalıyım. | Open Subtitles | لعلى يجب أن أقبل الواقع أننى لا أستطيع الفوز وأوقف الكذب على لين وعلى أى شخص آخر |
Konuşmayı biliyorlar ama aynı zamanda yalan söylemeyi de öğrenmişler. | Open Subtitles | إنهم يعرفون كيف يتكلّمون لكنّهم تعلّموا فنّ الكذب أيضا |
Mükemmel aile olmaktan çok uzağız ve bunun için cümle aleme yalan söylemeyi gereksiz buluyorum. | Open Subtitles | نحن أبعد ممّا يكون عن العائلة المثالية ولا أرى فائدة في الكذب بهذا الشأن علناً |
Fakat bu his o kadar iyi ki, yalan söylemeyi durduramıyorlar. | Open Subtitles | لكن يفرحون بالرعاية فيعجزون عن التوقف عن الكذب |
Ona yalan söylemeyi kaldıramam. | Open Subtitles | كانت جميلة وصريحة جداً لم أستطع احتمال أن أكذب عليها |
Kes yalan söylemeyi. | Open Subtitles | ان هاتفي لايزال مراقب وانا اتصل بك من عند الجيران ديف),كفاك كذبا" عليه الأن |
Keşke bu şeyleri bilmemek için para verebilsem. Birbirimizine yalan söylemeyi kesmeniz lazım ve ayakkabını bul. | Open Subtitles | هيا، كفى كذباً عليّ باشري بالبحث عن حذائك |
Sadece kendime ve diğer insanlara yalan söylemeyi öğrendim. | Open Subtitles | تعلمت فقط كيف أكذب و لكن ذلك لا يفيد. ما الذي تفعله بحق الجحيم؟ |