"Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı müzesinde ve dinle suyun akışını." | Open Subtitles | اركع داخل المتحف المذهب بالحكم المقدسة و استمع الى صوت قطرات المياه |
"Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı müzesinde ve dinle suyun akışını." | Open Subtitles | اركع داخل المتحف المذهب للحكم المقدسة و استمع لقطرات المياه |
"Kutsal bilgeliğin yaldızlı müzesinde diz çök ve sesine kulak kabart damlayan suların. | Open Subtitles | اركع داخل المتحف المذهب بالحكم المقدسة و استمع الى صوت قطرات المياه |
XII. Pius yaldızlı Vatikan'ında otururken | Open Subtitles | كان بيو الرابع جالسا على مؤخرته في الفتيكان الذهبي |
Altın yaldızlı kariyerini çöpe attığını düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد أكتشفت بأنه قد رمى قلادة الدرع الذهبي المهنية |
Altın yaldızlı bir mağarada iki mahluk, dünya ve diğer şeyler hakkında konuşuyor. | Open Subtitles | مثل مخلوقين في قفص ذهبي ... يتحدث عن العالم وكيف كان وأشياء كهذه |
"Kutsal bilgeliğin yaldızlı müzesinde diz çök. | Open Subtitles | اركع داخل المتحف المذهب للحكم المقدسة |
"Kutsal bilgeliğin yaldızlı müzesi." | Open Subtitles | "المتحف المذهب للحكمة المقدسة" |
"Kutsal bilgeliğin yaldızlı müzesi." | Open Subtitles | "المتحف المذهب للحكمة المقدسة" |
Tekrar yaldızlı kafesine, Melanie Daniels. | Open Subtitles | ارجع الي قفصك الذهبي ميلاني دانيالز |
"yaldızlı güzelliğin,altın bileziklerin gibi ışıldar" | Open Subtitles | " جمالكَ الذهبي يُشرق وكذلك كاحلك الذهبي |
"yaldızlı güzelliğim,altın bileziklerim gibi ışıldar" | Open Subtitles | " جمالكَ الذهبي يُشرق وكذلك كاحلك الذهبي |
"yaldızlı güzelliğin,altın bileziklerin gibi ışıldar" | Open Subtitles | " جمالكَ الذهبي يُشرق وكذلك كاحلك الذهبي |
Göldeki kadın altın yaldızlı bir neşterle belirerek seni kutsayıp tıp öğrencisi mi yaptı? | Open Subtitles | سيدة البحيرة ظهرت لك بمشرط ذهبي وأخبرتكِ أنك طالبة طب؟ |
Altın yaldızlı küçük bir kutu. | Open Subtitles | صندوق ذهبي صغير بحوالي أربع بوصات. |
yaldızlı güzelliğin, altın bileziklerin gibi ışıldar. | Open Subtitles | "جمالك ذهبي,الذهب هو خلخالك الخاص" |