yani tüm bunlar birçok twitleme demek, değil mi? | TED | لذلك كل هذا هو الكثير من إستخدام التويتر، أليس كذلك؟ |
yani tüm bu PDA ve laptoplar dünyadaki tüm dijital devreler -- Afrika'da başladı. | TED | لذلك كل هذه المساعدات الشخصية الرقمية وأجهزة الكمبيوتر المحمول -- في كل الدوائر الرقمية في العالم -- بدأت في أفريقيا. |
Nasıl biri olduğum hakkında hiçbir fikrin yok, yani tüm duyguların AŞAĞIDAN geliyor. | Open Subtitles | ليس لديك أى فكرة عما أحبه,لذا كل مشاعرك تجاهى تأتى من تحت |
yani tüm yapmamız gereken hafifçe yönümüzü değiştirmek. | Open Subtitles | . لذا كل ما علينا عمله هو تغيير طريقنا بعض الشيء |
yani tüm bu provalar sırasında şu kızı hiç öpmemiş miydin? | Open Subtitles | اذا .. كل هذه التدريبات و لم تقبل تلك الفتاة بعد |
yani tüm işiniz kayıp eşya bulmak ama annemin bulunduğu yerlerin listesini Dünya gezegeniyle sınırlıyorsunuz! | Open Subtitles | اذا, كل وظيفتك ان تجدي حقيبة مفقودة ولقد كل ما وصلت اليه هو انها في كوكب الارض؟ |
yani tüm çimenler, bu da tüm tahıl ürünleri anlamına geliyor, ve ağaçların çoğu, rüzgarla taşınan polenlere sahiptir. | TED | إذا .. كل هذه الحشائش .. وكل حقول القمح .. ومعظم الاشجار لديها انواع " طائرة بواسطة الرياح " من حبوب اللقاح |
yani tüm kanıtlar öyle gösteriyor ki kadınlara hizmet etme şansı verildiğinde büyük bir fark yaratıyorlar ve işi bitiriyorlar. | TED | إذاً كل الدلائل تقول أنه عندما يحصلُ النساء في الواقع على فرصة للخدمة، فإنهنّ يُحدِثنّ تغييرًا كبيرًا ويُنجزنّ المهمة. |
- yani tüm zerreleri. | Open Subtitles | -لِتَكُن مشيئتكم معاً |
yani tüm bu birbirinden alakasız projeler -- (Kahkahalar)-- huzursuzluğun sonucu. | TED | لذلك كل هذه المشاريع اليائسة--(ضحك)-- ما هي إلا نتيجة هاجس مؤرق. |
yani tüm aramaları bana gelecek. | Open Subtitles | لذلك كل المكالمات سوف تأتي لي الآن |
yani tüm bunlar Rattray'e göre din sayılırdı, fakat benim söylemek istediğim, insanların yaşamlarına baktığınızda, her bir şey yaptığınızda görüyorsunuz ki onlar atalarının farkında. | TED | لذلك كل هذا كان يعتبر من الدين بالنسبه ل"راتراي"، لكن وجهة نظري هي أنه عندما تنظر في حياة هؤلاء الناس، تجد أيضا أنه في كل مرة يفعلون أي شيء، يتواصلون مع أسلافهم. |
yani tüm bildiğimiz katilimizin ucuz bir etek ve kısa topukları içinde bir kadın olduğu ? | Open Subtitles | لذلك كل ما نعرفه هو أن القاتل كان امرأة في تنورة و بدلة رخيصة والكعب( دومبي)؟ |
yani tüm bunların hepsi bir saçmalık mı? | Open Subtitles | - لذلك كل هذا هو مجرد حفنة من الهراء؟ |
yani tüm bu adaptasyonlar, koşmanın, özellikle uzun mesafe koşmanın ilk atalarımız için gerçekten önemli olduğunu ifade eder. | Open Subtitles | لذا كل هذه التكيّفات تشير إلى أن الجري، خاصة عبر مسافات طويلة، كان مهماً لأسلافنا الأوائل |
yani tüm elimizdekiler biraz bayatlamış havuç biraz tam buğdaylı gofret ve bir kalıp biberli peynir. | Open Subtitles | لذا كل ما لديّ جزر قديم وبعض الوافل الأبيض و قطعة جبن بالفلفل |
yani tüm o sarsıcı çocukluk muhabbeti yalan mıydı? | Open Subtitles | لذا كل هذا الحديث عن تلك الطفولة المؤلمة مجرد أكاذيب؟ |
yani tüm bu kürtajla alınan bebekler cehennem sınırındaydılar sonra Papa bir açıklama yapıyor ve ne? | Open Subtitles | اذا كل هؤلاء الاطفال المجهضون في الدهاليز؟ وثم يقوم البابا بتصريح |
yani tüm bunlar seni başka biri sandığı için oldu öyle mi? | Open Subtitles | اذا كل هذا ، هي قضية هوية خاطئة؟ |
Yani... tüm mesele bir yastık mıydı? | Open Subtitles | اذا... كل هذا كان بسبب وسادة؟ |
yani tüm tanıdıklarım öldü? | Open Subtitles | إذا كل شخص أعرفة قد مات الأن ؟ |
- yani tüm bu çocuklar... - Yaşayan ölüler. | Open Subtitles | إذا كل هؤلاء الأطفال هم ليسو موتى |
yani tüm bu sıfırlar Paddy'nin kokain alamadığını gösteriyor. | Open Subtitles | إذاً كل هذه الأصفار تعني أنه لم يستطع شراء الكوكائيين |
Biz yapmak zorunda yani tüm Falcon bulmak? | Open Subtitles | إذاً كل ما علينا فعله هو أن نجد النسر ؟ |
- yani tüm zerreleri. | Open Subtitles | -لِتَكُن مشيئتكم معاً |