Sonra gözlerinizdeki retinalar beyninizin bir elma görüntüsü elde etmesi için ışık yansımasını yakalar. | TED | ثم تقوم شبكية العين بالتقاط انعكاس الضوء ليتمكن الدماغ من تفسيره على أنه صورة تفاحة. |
yansımasını gördü, kendini boğuluyor sandı ve kurtarmaya çalışırken öldü. | Open Subtitles | رأى انعكاس صورته في البركة فغرق محاولاً إنقاذ نفسه |
O gece yerde su vardı. Sadece basiliskin yansımasını gördü. | Open Subtitles | كان هناك ماء على الأرض تلك الليلة رأت إنعكاس الـ بازيليسك وحسب |
Tuvalet aynasındaki yansımasını gördüğünde ağlamaya başladı. | TED | وعندما رأت انعكاسها في المرآة بدأت بالبكاء |
Gerçek bir maymun aynadaki yansımasını düşman sanarak saldırırdı. | Open Subtitles | لو كنا قرد حقيقى لهاجم الإنعكاس معتقداً انه عدوة |
Boncuklu işlemeler, paparazzi flaşlarının yansımasını ikiye katlıyor! | Open Subtitles | الخرز في الحقيقة يضاعف أنعكاس أضواء كاميرات المصورين |
Rüyamda smokin giyiyordum ve deri ayakkabılarımın üzerinde büyükbabamın yansımasını gördüm. | Open Subtitles | أنا ارتدي حله كنت أرى إنعكاسي في مواجهة نظرية أجدادي في حذائي |
Bir tür ayna görevi görüyorlar bence normalde yansımasını görmediğimiz şeyler için. | Open Subtitles | أعتقد اٍنها تقوم بدور المرايا للأشياء التى لا نراها منعكسة بطبيعة الحال |
Mozart'ta, evrenin ruhsal güzelliğinin yansımasını görüyorum. | Open Subtitles | مع موزارت ارى انعكاس للجمال الداخلي للكون |
Onun gözlerinde gücümün yansımasını görmek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أحدق بعيني الرجل، وأرى قوة انعكاس صورتي فيهم |
Bu tek başına bir şey ifade etmiyor, ama kimsenin hırsızın aynada yansımasını görememesini de ekleyince. | Open Subtitles | الآن، هي بحد ذاتها ليست هامة لكن أضف لذلك حقيقة أنه لم يبلغ أحد عن رؤية انعكاس اللص على مرآة |
Ne zaman bir kurbanın cesedini incelesem, hayatlarının yansımasını görmem, ama onu kimin aldığını görebilirim. | Open Subtitles | عند فحص جثة الضحية لست أنت من ترى انعكاس لحياتهم لكن الشخص الذي أخذها |
Böylece her baktığında kendi egosunun yansımasını görüyor. | Open Subtitles | حتى يرى إنعكاس غروره في كل مرة ينظر إليهن |
Belki şu aynadan Ross'un dudaklarının yansımasını görebilirim. | Open Subtitles | ربما قد أستطيع الحصول على إنعكاس لشفتيها في المرآة. |
Göz bu dünyadan diğerine bakıyor ve insanın yansımasını görüyor. | Open Subtitles | العين التي تنظر خلف هذا العالم للآخر وترى إنعكاس الإنسان نفسه |
yansımasını kesinlikle seviyor. | TED | فهي بكل تأكيد تحب انعكاسها على المرآة. |
Şimdi, bir parça polarizatörlere dönersek eğer, Yüzün düzgün yansımasını gerçekten geri getirebiliriz ve bu noktada biraz parlak ve yağlı gözüktüğünü görebilirsiniz. | TED | الآن، إذا قمنا بقلب المستقطبات قليلاً، يمكننا في الواقع جلب ذلك الإنعكاس البراق للبشرة مجدداً، ويمكنكم رؤية أنها تبدو نوعا ما مشرقة وزيتية في هذه النقطة. |
Hayatının bir yansımasını göstereceğim sana. | Open Subtitles | الآن ، سأدعك ترى أنعكاس حياتك |
Sudaki yansımasını görünce, pazılarını şişiren ben değilim. | Open Subtitles | أنا لست من يستعرض عضلاته كلما رأيت إنعكاسي في الماء... آه. |
Yüzünde onun bir yansımasını görürdün, ve.. o kişi olmayı isterdin. | Open Subtitles | أنتِ ترين نفسك منعكسة على وجهها و .. ترغبين بأن تكوني كذلك |
Aynadaki yansımasını gördüm. | Open Subtitles | رأيت إنعكاسه في المرآة. |
Radyasyonun yansımasından sapmaya ek olarak her ikisininde yayılma ve yansımasını kaps... | Open Subtitles | بالإضافة إلى الإنحرافات، من الإشعاعات المنعكسة وهذا يتضمن أيضًا كل من المُستفيض والطيف |