Ayrıca öküz gübresinden yapılan bir çeşit içki ama artık yapılmıyor. | Open Subtitles | وهي أيضاً مشروب مصنوع من روث الثور لكن كان هذا قديماً |
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, araştırmacılar eBay'e beysbol kart reklamları yerleştirdiler. | TED | في دراسة حديثة، وضع الباحثون إعلانات على إي باي لبيع كروت بيسبول. |
Hala telefon, akü, tabanca ve çinkoyla yapılan daha birçok şeyle.. dolu bir dünyada yaşadığım için şükürler olsun. | Open Subtitles | الحمد لله أني لا أزال أعيش في عالم به هواتف، بطاريات سيارات، مسدسات، وعدة أشياء أخرى، مصنوعة من الزنك. |
Aynı isme sahip kadınlara yapılan böyle korkunç şeyleri görmek. | Open Subtitles | أن ترى كل هذه الأشياء حدثت لنساء يحملن نفس الاسم. |
Bu, bir tedavi yöntemi için yapılan tüm çalışmaların işaretlendiği bir grafik. | TED | هذا الرسم البياني لكل التجارب التي تمت على علاج معين. |
Gizli dünyada yapılan taş çıkarma ve maden çalışmalarının getirdiği açılım vardı. | Open Subtitles | التوسع في عمليات الحفر و التعدين والتي كشفت المزيد من الأرض الخفية |
Yeni boyalar. Bir defasında bana getirdiğin beyaz istiridye kabuklarından yapılan boya. | Open Subtitles | لوحة جديدة , كتلك اللوحة المصنوعة من القشرة البيضاء التي أشتريتها لي |
Hükûmet, Dışişleri Bakanlığı ve Majestelerinin basın sekreterliğiyle yapılan görüşmelerden sonra | Open Subtitles | بعد إجراء المشاورات مع الحكومة ووزارة الخارجية والسكرتير الصحافي الخاص بجلالتها |
Amansız ateşle yapılan anlaşma bazılarının yaşamasını ve diğerlerinin ölmesini öngörür. | Open Subtitles | ميثاق مصنوع من النار الملتهبة يقتضى البعض أن يعشوا آخرين يموتوا |
Ben daha önce hiç... plastikten yapılan bir şeyle seks yapmadım. | Open Subtitles | أنا لم أمارس أبداً الجنس مع أي شئ مصنوع من البلاستيك |
Yani senin cinayet kurbanın, akçaağaç'tan yapılan bir şeyle vuruldu. | Open Subtitles | لذا على الأرجح أن ضحيتكم.. ضُرِبت بشئ مصنوع من القيقب |
İsveç Uppsala Üniversitesinde yapılan bir araştırma size gülen birisine kızmanızın çok zor olduğunu buldu. | TED | دراسة جديدة في جامعة ابسالا في السويد وجدت انه من الصعب جداً العبس في وجه شخص يبتسم |
Mesela, New York' ta yahudi nüfusuna ... ... yapılan çalışmalar vardı. | TED | على سبيل المثال,هُناك دراسة تم عملها حول تعداد اليهود الاشكنازي في مدينة نيو يورك. |
Bunlar genç ağaçlardan yapılan paneller kısa boylu ağaçlar, kısa tahta parçaları birbirine yapıştırılarak dev paneller oluşturuluyor 2,34 metre genişliğinde, 19,5 metre uzunluğunda ve değişik kalınlıklarda. | TED | هذه الألواح مصنوعة من شجر صغير، وشجيرات صغيرة، وقطع صغيرة من الخشب تلصق معاً لصنع الألواح والتي تكون ضخمة: عرضها ثمانية أقدام وطولها 64 قدم وبكثافات مختلفة. |
Belki de Afrika daha önce yapılan hataların bir kısmını önleyebilir. | TED | لربما بإمكان أفريقيا الإستفادة من بعض الأخطاء التي حدثت |
yapılan tüm çalışmalara ait verileri birleştirerek sistematik incelemeler yapıyor. Bu nedenle yapılan tüm deneylerin verilerine ihtiyacı var. | TED | لديها نظام مراجعة وتدقيق لكل المعلومات التي تُستخدم فى الأبحاث. ولذلك فهم يحتاجون كل معلومات التجارب. |
Aynı zaman diliminde yapılan organ nakillerinin gerçek sayısı ise aynı kaldı. | TED | بينما, في الوقت نفسه, عدد عمليات الزرع التى تمت بالفعل قد استمر تقريبا كما هو. |
Şu küçük meyve suyu paketlerini bilirsin ya kalay folyodan yapılan, hani içmek için pipet sokarsın? | Open Subtitles | أتعرفين علب عصير الفواكه الصغيرة الطازجة تعلمين تلك المصنوعة من رقائق المعدن مع قشة صغيرة فيها لفتحها؟ |
Dogru anda yapılan ufacık bir yatırım, ilişkilerinizin kalitesini radikal bir şekilde değiştirebilir ve hayat kalitenizi yükseltebilir. | TED | مع أصغر توظيف في الأماكن الصحيحة , يمكنك إجراء تحويل جذري في نوعية علاقاتك ونوعية حياتك. |
...çalışmalara göre görgü tanığı saptamada yapılan hatalar doğrular kadar sık. | Open Subtitles | تبيّن الدراسات أنّ تحديد شاهد العيان خطأ أكثر مما هو صحيح، |
David' e yapılan suçlamaları düşürmedikten sonra, kötülüğü onun içersinden çıkartamazsın. | Open Subtitles | هل يمكنك اخراج ذلك الشئ منه اذا اسقط التهم الموجهة لديفيد |
Herhangi bir uygulama hedefi gütmeden, yalnızca saf merak ile yapılan araştırmalar, elektron ve X-ışınlarının keşfine yardımcı oldu. | TED | مجرد البحث الذي تم بدافع الفضول المحض، دون أي تطبيق في الحسبان، توصّلنا إلى اكتشاف الإلكترون والأشعة السينية. |
yapılan yeni araştırmalara göre, komaya giren insanlar çevrelerinde yaşananın farkında oluyorlarmış. | Open Subtitles | هناك دراسات حدثية تُظهر، أن الأشخاص الواقعون في غيبوبة يدركون ما حولهم |
Ortaya çıkan da şu ki, bu konuda yapılan araştırmalar insanın aklını başından alıyor. | TED | ويتبين أن البحوث قطعت شوطاً في هذا تعصف بالعقل تماماً. |
yapılan değişikliklere rağmen oraya varacağımızın kesin bir garantisi yok. | Open Subtitles | دانيل , حتى مع التعديلات ليس هناك ضمانات , أنها ستأخذنا لهناك |
Her şeyi. 1946'dan günümüze kadar yapılan tüm çalışmaları özetlemeni istiyorum. | Open Subtitles | كل شيء، أريد ملخص كل الدراسات التي أجريت منذ عام 1946، |