Ancak bu kadar etkileyici bir burun yapısı, burnun topladığı yığınlarca bilgiyi işlemeye yarayan bir şeyler olmadan işe yaramazdı. | TED | ولكن كل مافي بنية الأنف الرائعة هو ليس بالفائدة الكبيرة بدون شيءٍ ما لمعالجة المعلومات التي تصل من فتحات الأنف |
Gerçekten de bir halat düşünün. Dalagalarda karmaşık bir yapısı vardır. | TED | إذن حرفيا، تفكرون في حبل. له بنية معقدة في طريقة نسجه. |
Bu tür oyunların telif yapısı finansal istikrar için belirli düzeyde olmalı. | Open Subtitles | البنية الملكيّة لهذه الألعاب يجب أن تسمح لمستوى معين من الاستقرار المالي |
Benzer şekilde bir galaksinin farklı ışık altındaki yapısı da oluşumu ve evrimi hakkında bize yardım edebilir. | TED | كذلك هو تركيب المجرات تحت أضواء مختلفة، يساعدنا على تتبع أصل وتطور المجرة. |
Beden dili ve ses tonu, kalp atışında değişiklik, yüz rengi ve vücut ısısı ya da yazdığımız yazıdaki kelimelerin sıklığı ve cümle yapısı ile. | TED | هناك لغة الجسد ونغمة الصوت، تغيرات في معدل نبضات القلب، لون البشرة، ودرجة حرارة الجسم، أو حتى معدل تكرار الكلمة وهيكل بناء الجملة في كتاباتنا. |
Yani bu binanın örgütsel yapısı, teknik ve sosyal, beşerî ve edimsel arasında bir hibritti. | TED | لذلك فإن الهيكل التنظيمي لهذا المبنى هو هجين بين التِقَني والاجتماعي، والإنساني والتنفيذي. |
Çevredeki yapı, balçıklı toprağın gevşek üst yapısı kaya. | Open Subtitles | التركيب المحيط طينى لكن الملمس صخرى، توقع عرض قطعة للثقب وقطرة |
Binanın yapısı göz önüne alındığında, casus kamera konuşlandırmaktan başka çaremiz yok. | Open Subtitles | بالنظر إلى تركيبة المبنى لا توجد طريقة لنشر آلة تصوير تجسّسية بداخله |
Korpus kallozum sadece beynin en büyük beyaz yapısı değil, aynı zamanda beynin tüm bölümlerini birbirine bağlayan köprüdür. | Open Subtitles | الجسم الثفني ليس فقط أكبر بنية للمادة البيضاء في الدماغ لكنه أيضًا الجسر الذي يربط بين جميع أجزاء المخ. |
Aristo ile başlamak yerinde olur. Giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üçlü bir yapısı var. | TED | كان من الطبيعي أن نبدأ مع ارسطو، كان لديه بنية ثلاثية، البداية والوسط والنهاية. |
Çatı yapısı, normal olarak betonun içinde saklanan ucuz demir çubuklardan yapıldı. | TED | بنية السقف مصنوعة من قضبان حديدية رخيصة مختبئة عادة خلف الأسمنت |
Bu, bu tür hibrid yapısı olan malzemelerin geliştirilmesi için çalışan tüm bir alanın oluşmasına yol açtı. | TED | وهذا أدى حقيقة إلى حقل كامل، يقوم بالنظر إلى المواد المتطورة التي لها هذا النوع الهجين من البنية. |
Eğer bir insan neokorteksini alıp gererseniz, büyüklüğü yaklaşık olarak bir peçete kadardır ve hâlâ ince bir yapısı vardır. | TED | لو أخذت القشرة المخية الحديثة للانسان ومططتها، هى بحجم يقارب مفرش الطاولة، وما زالت نحيفة البنية. |
- Bez kültürleri perşembeye. - Tabi beden yapısı da var. | Open Subtitles | وعينات الأنسجة يوم الخميس وطبعا تركيب الجسم |
Hiç görmediğim bir iskelet yapısı var. | Open Subtitles | يوجد تركيب عظمي ليس كمثل شئ رأيته من قبل. |
Bu oyun bana beyaz üstünlüğünün bir yapısı olduğunu hatırlattı, tıpkı kadın düşmanlığı gibi, tıpkı tüm gücü suistimallerde olduğu gibi. | TED | لعبة الكلمات ذكرتني أن هنالك بناء لاستعلاء البيض كما هنالك في كراهية النساء كما هو موجود في كل الانتهاكات النظامية للسلطة. |
Wynand binasının nerede yükseleceğine ve şehrin en yüksek yapısı olacağına 16 yaşımdayken karar verdim. | Open Subtitles | قررت منذ كنت فى السادسة عشرة أن هنا المكان حيث يجب أن تقف بناية ويناند وهذا ما سوف تكونه أعلى بناء فى المدينة |
Cuma günü strateji, yönetim yapısı ve lojistik konuşmak için geliyorlar. | Open Subtitles | ليناقشوا الإستراتيجيّة، و الهيكل الإداريّ و والتخطيط والتنفيذ |
Molekül yapısı olarak tetrahedral klorikle aynı. | Open Subtitles | التركيب الجزئى مماثل تقريباً للكلور الرباعى |
Bu prensip bize insan yaşamının yapısı üzerine de iç görü verebilir. | TED | قد ينير هذا المبدأ بصائرنا بشأن تركيبة الحياة البشرية. |
Ama odaklanmak istediğim nüfus yapısı türüdür. | TED | لكن ما أريد التركيز عليه هو تلك النوعية من هيكل العينات |
Şimdi beyin yapısı biz Ari'lerden farklı. | Open Subtitles | صحيح بُنية دماغه تختلف عن أدمغة جنسنا الآري |
- Eğer Tooms'u serbest bırakırsanız, tekrar öldürecektir. Bu onun genetik yapısı. | Open Subtitles | لو أطلقتى سراح " تومز " فسوف يقتل من جديد هذا فى تركيبه الوراثى |
Bu, yapısı kendisini tanımlayan özel bir sayı türüdür. | TED | وهو نوع خاص من الأعداد التي تصفها طريقة تركيبها. |
Ve çalışmalar gösteriyor ki, başarılı CEO'ların beyin yapısı genellikle seri katillerle bire bir eşleşiyor. | Open Subtitles | وتشير الدراسات إلى أنّ التركيبة العصبيّة لنجاح المُدراء التنفيذيين أحياناً تطابق تقريباً أؤلئك السفاحين. |
yapısı, sonsuz artan bir şekilde, herşeyin yapısını içinde barındırır. Evrendeki diğer bir çok yer değil, burası | TED | بنيته تحتوي، بدقة متزايدة، هياكل كل شيء. |
Alaşım yapısı bir Konfederasyon gemisini olduğunu işaret ediyor. | Open Subtitles | يُشيرُ تركيبُ سبيكةِ إليه مِنْ سفينة إتحادِ. |
Chris'in de belirttiği gibi, ben insan beyninin işlevi ve yapısı üzerine çalışıyorum | TED | حسنا، كما أشار كريس، أنا أدرس مخ الإنسان وظائف وبنية مخ الإنسان |