Sen o duvarı yıktın. Yapabileceğin hiçbir şey olmadığını söyleme. | Open Subtitles | إنّك أزلت ذلك الحائل، فلا تقُل أنّك لا يمكنك فعل شيء. |
Jerry? Beklemek pek eğlenceli değil, değil mi? Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | جيرى؟ لا يمكنك فعل أى شئ على الاطلاق |
Yaşamın birinin ellerinde ve Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وكأنك تمسك بحياة ذلك الرجل بين يديك، ولا يمكنه القيام بأي شئ حيال ذلك؟ |
Ve böyle olunca, Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وعندما يحدث ذلك, كل ما يُمكنك فعله هو الاسـتماع. |
- Bill Ubell adında biri. Bu hususta Yapabileceğin hiçbir şey yok Steve. | Open Subtitles | شاب يدعى بيل أوبيل،وبالمناسبة،لايوجد شيء يمكنك عمله يا ستيف |
O benim kardeşim. Bunu değiştirmek için Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنه أخي، وليس بوسعك فعل شيء قد يغيّر هذا أبدًا. |
Bu durumlarda Yapabileceğin hiçbir şey olmadığını kabullenmekte güçlük çekiyorsun. | Open Subtitles | بوث ) يبدو أن لديك مشكلة بقبول ) أنه ليس بيدك حيلة باتجاه هذه الملابسات |
Daha büyük ve güçlü biri gelip onu senden aldı ve Yapabileceğin hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | أتى أحد أكبر و أقوى و أخذها بعيداً عنك و لم يكن هناك شيء تستطيع فعله حيال ذلك |
İçeride Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لقد أديت واجبك لايوجد شيء يمكنك القيام به أكثر |
Şu an beni durdurmak için Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | الياً لا يمكنك فعل أي شيء لإيقافي |
Senin Yapabileceğin hiçbir şey yok! | Open Subtitles | لا يمكنك فعل شيء حيال ذلك |
Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكنك فعل شيء |
Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكنك فعل شيء |
Senin Yapabileceğin hiçbir şeyi yapamam. | Open Subtitles | لا أستطيع القيام بأي شيء يمكنك القيام به |
Onu görmek isteseydim... senin Yapabileceğin hiçbir şey olamazdı. | Open Subtitles | أعني, إذا ما أردت أن أقابله... . لا تستطيعين القيام بأي شيء |
Yapabileceğin hiçbir şeyin olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقول أننا لا نستطيع القيام بأي شيء؟ |
Bunu yüzüne vuran kişi olmaktan nefret ediyorum ama bizim için Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أكره أن أكون من أخبرك بهذا يا أبي، لكن... لا يُوجد ما يُمكنك فعله لأجلنا. |
Bana zarar vermek için Yapabileceğin hiçbir şey yok, çocuğum. | Open Subtitles | ليس هناك شيء يمكنك عمله لتؤذيني يا طفلتي |
Ve bunu durdurmak için Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وليس بوسعك فعل أيّ شيء للحؤول دون ذلك. |
Bununla ilgili Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | و ليس بيدك حيلة لتغيير ذلك |
Burada işler kıç yalayarak halloluyor ve senin Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | - اسمع! إن التملّق - هو الوسيلة التي تتحقق بها الأمور هنا وليس هناك ما تستطيع فعله حيال ذلك |
Ve bunu durdurmak için Yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ولا يوجد هناك شيء يمكنك القيام به لمنعها |