Bana göre yapay zekânın amacı insanı, makine zekâsı ile güçlendirmektir. | TED | أعتقد أن الهدف من الذكاء الاصطناعي هو تمكين البشر بذكاء الماكينات. |
Beyinlerle ilgili sürekli yeni şeyler öğreniyoruz ve bu da yapay zekânın neden gerçek beyinlerle aynı düzeyde olmayacağını açıklıyor. | TED | وحيث أننا نتعلم باستمرار أشياء جديدة عن العقول التي توضح كم أن الذكاء الاصطناعي لا يرقى إلى مستوى العقول الحقيقية. |
Ve bunu yaparken, yapay zekânın daha fazla büyüteceği birçok kör nokta ve ön yargı yarattım. | TED | و بهذا كنا نخلق المزيد من النقط العمياء و التحيزات يمكن أن يضخمها الذكاء الاصطناعي |
Bulunduğumuz yüzyılda, bilim adamları yapay zekanın gücünü açığa çıkartmayı öğrenebilir. | TED | وفي هذا القرن، فإن العلماء قد يتعلمون إيقاظ قوة الذكاء الصناعي. |
Ve şimdi bu bize kaldı, bunu halletmek adına yapay zekanın sonuçlarından emin olmak için yerine koymamız gereken şey hepimiz için daha iyi olanlardır. | TED | و الموضوع يرجع إلينا الآن، من أجل معرفة ما نحن بحاجة لوضعه في المكان الصحيح للتأكد من أن نتائج الذكاء الإصطناعي ستكون الأفضل لنا جميعا. |
yapay zekânın geleceğimiz üzerinde müthiş etkiler yaratacağı bir çağa girmeye hazır olduğumuza inanıyorum. | TED | أعتقد أننا مستعدون لدخول عصر حيث يمكن للذكاء الاصطناعي أن يؤثر فيه بشكل هائل على مستقبلنا |
yapay zekânın bir şaka olduğu bir zaman vardı. | TED | أنت تعلم، لقد كان هناك وقت حيث كان الذكاء الاصطناعي مجرد مزحة. |
Ama yapay zekânın bu farkı anlaması için ona bazı modellerin öğretilmesi gerekiyor. | TED | لكن يحتاج الذكاء الاصطناعي بعض التدريب لتعليم النماذج لتمييز الفرق. |
Son zamanlarda yapay zekânın gücü inanılmaz derecede arttı. | TED | إنه لمذهل حقًا كيف تطورت فكرة الذكاء الاصطناعي مؤخرًا. |
Daha düne kadar yapay zekânın yüz tanımlaması yoktu. | TED | حتى وقت قريب، لم يكن الذكاء الاصطناعي قادرًا على التعرف على الوجوه. |
Bunlar yapay zekânın yapamayacağı şeyler. | TED | هذه أشياء لا يستطيع الذكاء الاصطناعي فعلها. |
Makine öğrenmesi yapay zekânın bir dalıdır ki o da bilgisayar biliminin bir dalıdır. | TED | التعلم الآلي هو فرع من الذكاء الاصطناعي و الذي في ذاته فرع من علوم الحاسبات |
Fakat arkadaşım Daniel için, yapay zekânın bu sistemlerde hayat değiştirici bir etkisi var. | TED | ولكن بالنسبة لصديقي دانيال، تأثير الذكاء الاصطناعي على تلك الأنظمة هو نقطة تحول. |
yapay zekânın kişisel hafıza gelişimini gerçeğe dönüştüreceğine inanıyorum. | TED | أعتقد أن الذكاء الاصطناعي سوف يجعل تقوية الذاكرة الشخصية حقيقة. |
Ayrıca yapay zekânın yeni işler ortaya çıkaracağını, böylelikle işini kaybedenlerin yeni bir iş bulacağını söylerler. | TED | قالوا أيضًا أن الذكاء الاصطناعي سوف يخلق وظائف جديدة، لذا فهؤلاء الذين فقدوا وظائفهم سوف يجدون وظائف جديدة. |
İzninizle sormak istiyorum: Kaçınız yapay zekânın 2020'lerde gözde bir üniversitenin giriş sınavını geçeceğini düşünüyor? | TED | دعوني أسألكم سؤالاً: كم منكم يعتقد أن الذكاء الاصطناعي سيجتاز امتحان القبول بجامعة مرموقة بحلول عام 2020؟ |
Şimdi öncelikle modern yapay zekânın nasıl çalıştığını anlatayım. "Riziko" yu örnek alalım. | TED | لذا دعوني أشرح أولاً كيف يعمل الذكاء الاصطناعي الحديث، وسنأخذ تحدّي "!Jeopardy" كمثال. |
İşte bu yapay zekânın en çok yoksun olduğu şey. | TED | وهذا شيء يفتقر إليه الذكاء الاصطناعي جدًا. |
Ama yapay zekanın bir aralık bulamayacağından ne kadar eminiz | TED | ولكن ما مدى ثقتنا في أن الذكاء الصناعي لا يمكنه أن يجد ثغرة. |
Kesinti sırasında yapay zekanın yedek güç kaynağı binanın diğer sistemlerini kapatarak kendine elektrik sağladı. | Open Subtitles | أثناء فترة إنقطاع التيار، إحتفظ برنامج الذكاء الإصطناعي بقوّة المولد لنفسه و بقيامه بذلك، أغلق أنظمة المبنى الأخرى |
Her üç kadından birinin aile içi şiddete maruz kaldığı Güney Afrika'yı ve yapay zekânın bu kadınlar için yapabileceklerini bir düşünün. | TED | أو تخيلوا ما يمكن للذكاء الاصطناعي فعله في دعم كل سيدة من كل ثلاث في جنوب أفريقيا تعاني من العنف المنزلي. |
Bu tür bir yapay zekanın yaratılmasından korkmuyorum, çünkü zamanla yapay zeka bazı değerlerimizi cisimleştirecek. | TED | أنا لا أخاف من بناء أنظمة ذكاء اصطناعي كهذه، ﻷنها بالنتيجة ستقوم باستعمال معاييرنا. |