Bunu küresel olarak yapmalıyız, ve bunu hemen şimdi yapmalıyız. | TED | يجب ان نفعل ذلك بشكل عالمي ويجب ان نفعلها الان |
Bence bu harika. Ama bu tip şeyleri biz kendimiz yapmalıyız. | TED | اظن ذلك جيداً، لكن يجب علينا ان نفعل تلك الاشياء بنفسنا |
Bahsetmek istediğim örnek ya da sormak istediğim soru şu: sıtma nedeni olan organizmayı daha zararsız hale evrimleştirmek için ne yapmalıyız? | TED | و المثال الذى أود طرحه هو, أو الفكرة التى أود طرحها, السؤال هو, ماذا يمكننا أن نفعل كى نجعل الملاريا أقل ضرراً؟ |
Artık karanlık değil, şimdi tam anlamıyla kasabayı dolaşarak arama yapmalıyız. | Open Subtitles | الآن ستغيب الشمس ، وينبغي لنا أن نقوم ببحث شامل للبلدة. |
Bence, Sid ve Michelle beraber olduğu sürece, biz de aynısını yapmalıyız. | Open Subtitles | اعتقد بما أن سيد وميشيل مع بعضهم البعض، يجب علينا القيام بالمثل |
Ve depresyon tedavi edilebilir. Bu konuda bir şeyler yapmalıyız. | TED | والإكتئاب يمكن علاجه. نحن نحتاج لأن نفعل شيء حيال ذلك. |
Ve yapabileceğimiz, mümkün olan en iyi temyizi yapmalıyız, değil mi? | Open Subtitles | و يجب أن نفعل ما بوسعنا للحصول على أفضل أستئناف، إتفقنا؟ |
Şu beyaz kafalar bir halt yemeden, bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | يجب ان نفعل شيئاً .. ذو الحمر الأرقاب هؤلاء سيعبثون |
Şu köpek şeyini yapmalıyız dudaklarımız birleşene kadar bir şey yemeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نفعل ماتفعله الكلاب حيث لا نأكل حتي نقبل بعضنا |
Bir şeyler yapmalıyız. İntikam almak için vadi halkına zarar verebilir. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئاً لا يمكن أن نتركه يمشي في الوادي |
Bir şeyler yapmalıyız Fargo, uzaktan kumandalı uçağa ne dersin? | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيء فارغو، ماذا عن طائرة بدون طيّار؟ |
Bunu bilemezsin. Sen sadece bir çocuksun. Bizi güvende tutacak bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | لستَ تعلم شيئاً، إنّكَ مُجرد شاب، يجب أن نفعل شيئاً للحفاظ على أماننا. |
Planladığımız ikinci Samil ayaklanmasının başarılı olması için bunu mutlaka yapmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نفعل هذا لنجاح مجموعة مانسي الثانية للأنتفاضة ضد الحكومة |
Bu arada ona yardım etmek için elimizden geleni yapmalıyız. | Open Subtitles | في الوقت الحالي علينا أن نقوم بما في وسعنا لمساعدتها |
Bağlayıcıyı bir levyeyle ayırmalıyız. Bunu hemen ve hızlıca yapmalıyız. | Open Subtitles | نفصل الوصلة باستخدام عتلة، يجب أن نقوم بذلك الآن، وبسرعة |
Ah tabii, işleri kesinlikle Amerikan tarzıyla yapmalıyız çünkü Amerika'dayız. | Open Subtitles | حسنا يجب علينا القيام بالأمور على الطريقة الاميركية لأننا بأميركا |
Yvonne hala işin içindeyken bir tane büyük bahis yapmalıyız. | Open Subtitles | نحتاج لوضع رهان كبير بينما إيفون ما تزال في الداخل. |
Eğer yapacaksak, şimdi yapmalıyız. Çıkar onu. | Open Subtitles | إذا كنا سنفعل هذا يجب أن نفعله الآن, أخرجه |
Neden böyle yapıyoruz? Çünkü yapmak zorundayız, bir seçim yapmalıyız, buraya mı bakayım yoksa oraya mı bakayım? | TED | لماذا نفعل ذلك؟ لأنه يجب علينا فعله.. يجب علينا أن نختار, هل أنظر هنا أو أنظر هناك؟ |
O, bizim hayatlarımızın diyetini ödüyor. Yaşayabilmek için bunu yapmalıyız. | Open Subtitles | هذا الرجل كان سيكلف الجميع حياتهم هذا ما نفعله للبقاء |
O zaman ikimiz de doğru olduğuna inandığımız şeyi yapmalıyız. | Open Subtitles | حَسناً، أَحْزرُ بأنّ كلانا يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ الذي نَعتقدُ صحيحونُ. |
Yapmamız gereken çok şey var ve bunları birlikte yapmalıyız. | TED | لدينا الكثير للقيام به، وعلينا فعله معاً. |
Kendimizi daha randımansız yapmalıyız böylece daha belirsiz bir sosyal arama motorumuz olacak. | TED | نحن علينا أن نجعل أنفسنا غير فعالين قليلاً وعن طريق ذلك نحن نصنع محرك بحث اجتماعي غير دقيق |
Bu bizim balayımız olsun ya da olmasın bunu aslına uygun şekilde yapmalıyız. | Open Subtitles | سواءً أحببنا أم لا فنحن في شهر عسلنا ويجب أن نتصرف وفقاً للعرف |
Onu bulmak için ne yapacaksak, çabuk yapmalıyız. | Open Subtitles | فمهما سنفعله لإيجاده فيجدر بنا فعلها سريعاً |
PET taraması yapmalıyız. Ciğerlerden başlayıp, gerekirse kemiklere kadar gidelim. | Open Subtitles | يجب أن نجري أشعة مقطعية نبدأ برئتيها، ثم ربما عظامها |