Sağlık hizmetleri uzmanlarına, işlerini yapmaları için daha çok vakit kazandırmak. | Open Subtitles | لإعطاء العاملين في مجال الرعاية الصحية المزيد من الوقت للقيام بعملهم |
Doğru şey yapmaları için izne sahip olmak istiyorlar. | TED | ويريدون التصريح للقيام بالامر بالصورة الصحيحة |
Ancak biz kendimiz işe koyulup bize bunu yapmaları için büyük kuruluşlara bağlı kalmamalıyız. | TED | لكن يجب أن نُخرج أنفسنا من هناك وأن لا نعتمد على المؤسسات الكبرى للقيام بذلك بدلا عنا. |
Ve oraya biyolojik araştırmalar yapmaları için birçok insan yollandı ve orada 50'den fazla bitki çeşidi var. | TED | وهم يرسلون الناس هناك ليقوموا بأبحاث عن الحياة البرية، يوجد أكثر من 50 نوع من النباتات هناك في الأعلى. |
Ofiste bunu yapmaları için görevli adamlarımız var, efendim. | Open Subtitles | عِنْدَنا رجال في المكتبِ ليقوموا بذلك , سيدتي |
Bu ayrıntılı görüntünün ardında kurnaz bir amaç yatar. Birçok orkide bazen böcekleri onlarla seks yapmaları için kandırır. | TED | وهناك غرض ماكر وراء هذه العروض المفصلة: العديد من الأوركيد تخدع الحشرات، أحيانًا لممارسة الجنس معهم. |
Onlara nasıl düşünmeleri gerektiği konusunda alıştırma yapmaları için gerekli araçları, stratejileri ve fırsatları vermektir. | TED | بل بتزويدهم بالأدوات والخطط واللغة والفرص لممارسة التفكير. |
Belki bazı aktör dostlarını da aynı şeyi yapmaları için ikna edersin. | Open Subtitles | و ربما يمكنك أن تقنع بعض أصدقائك فى صناعة السينما بعمل نفس الشىء |
Ancak bu davada denemeler yapmaları için ofisimce beş bağımsız balistik uzmanı tutuldu ve mahkemenin izniyle... | Open Subtitles | ولكن خمسة خبراء مستقلين تم انتدابهم عن طريق مكتبي للقيام بفحوصات في هذه القضية و.. |
Kirli işleri yapmaları için paralı asker kiralama işini gizli fondan yapsak ya? | Open Subtitles | لم لا نقوم باستخدام مواردنا السرية لاستئجار مرتزقة للقيام بالأعمال القذرة؟ |
Çoğalıcılar aslında şu anda yapmakta olduklarını yapmaları için dizaynlanıp programlandılar. | Open Subtitles | ولكن الريبليكيتورز كانوا قد تم تصميمهم و برمجتهم للقيام بما يفعلونه بالضبط بمعنى ، أنهم أنشئوا لهذا الغرض |
Bu işi yapmaları için birilerini tutabilirsin. | Open Subtitles | كان بإمكانك إستئجار شخصاً ما للقيام بذلك. |
Ve yöntemleri tam olarak bizimkiler olmasa bile, bu durumda yapabilirken geri itip onlara içine soktuğumuz işi yapmaları için yeteri kadar hoşgörü tanımalıyız. | Open Subtitles | ماذا؟ أتصدّق ذلك حقاً؟ حسناً, عيّنت شيب للقيام بعمل |
Senin eski işini yapmaları için stüdyo seyircisi grubu kiraladım. | Open Subtitles | اوه لقد وظفت جمهور الاستيديو للقيام بعملك القديم؟ |
İkisini de aynı hareketi yapmaları için gönderirdi. | Open Subtitles | كان يُرسلهُم جميعاً ليقوموا بنفس التصرُفات. |
Bakıyorum da pis işlerini yapmaları için erkekleri kandırıyorsun hâlâ. | Open Subtitles | لازلتِ تتلاعبين بالرجال ليقوموا بعملك القذر كما أرى. |
Keşfini ödüllendirmek için 13.000 dolardan fazla para topladılar ve hackerların doğru şeyi yapmaları için nasıl teşvik edilebileceklerine dair teknoloji endüstrisinde çok önemli bir tartışma başlattılar. | TED | وقاموا بجمع أكثر من 13.000 دولار لمكافأته على هذا الاكتشاف، وأثاروا نقاشا مهم بقطاع صناعة التكنولوجيا حول عن كيفية خلق حوافز للمخترقين ليقوموا بالصواب. |
Costa'dan kızlar getirir ve onları seks yapmaları için satar. | Open Subtitles | انه يجلب الفتيات من القوقاز، ويبيعهم لممارسة الجنس |
Kelimeleri harflere ve seslere bölerek başlıyoruz ve onları arkadaşlarıyla veya bir partnerle her gün okuyarak akıcılıklarını pratik yapmaları için cesaretlendiriyoruz. | TED | نبدأ من خلال تحليل الكلمات إلى حروفها وأصواتها ونشجعهم لممارسة طلاقتهم عن طريق القراءة كل يوم، بمشاركة رفيق أو مع أصدقائهم. |
Belki bazı aktör dostlarını da aynı şeyi yapmaları için ikna edersin. | Open Subtitles | و ربما يمكنك أن تقنع بعض أصدقائك في صناعة السينما بعمل نفس الشىء |
Belki bazı aktör dostlarını da aynı şeyi yapmaları için ikna edersin. | Open Subtitles | و ربما يمكنك أن تقنع بعض أصدقائك فى صناعة السينما بعمل نفس الشىء |