- Bir daha yapmayacağını... - Bu saçmalık falan değil. | Open Subtitles | ظننتك لن تفعل ذلك مرة أخرى أبى هذا ليس هراء |
Doğruya doğru, bir şey yapmayacağını biliyorum iyi birisin çünkü. | Open Subtitles | وحقا اعرف بأنك لن تفعل اي شئ لأنك رجل صالح |
Aynı hatayı iki kere yapmayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | أعتقد بأنكِ جعلتيني أطمئن أنكِ لن تفعلي نفس الغلطة ثانيةً |
Beni bir kez terk etti. Bunu tekrar yapmayacağını kim bilebilir ki? | Open Subtitles | ، لقد تركني مرة من قال أنه لن يفعل ذلك ثانية ؟ |
-Dostum, üzgün olduğumu söyledim, sen de bunu yapmayacağını söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت أنني آسف وأنت قلت بأنك لن تقوم بذلك |
Sadece, oraya gittiğimiz anda yapmayacağını söylediğin şeyi yaptın. | Open Subtitles | بمجرد دخولنا أنت فعلت ما قلت أنك لن تفعله |
Şimdi,sen parayı topladıktan sonra aynı şeyi onun sana yapmayacağını kim söyleyebilirdi? | Open Subtitles | ليتأكد من عدم قولهما أي شيئ. الآن، من يقول بأنه لم يكن ليفعل نفس الشيئ لكِ |
- Bilmiyorsan, söylesem de ne değişecek. - Bunu yapmayacağını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | إن كنت لا تعرف , فلا فائدة من أخبارك أتعنى أنك لن تفعل ذلك ؟ |
Hadi, çek silahı. İkimizde yapmayacağını biliyoruz. | Open Subtitles | هيا ، ابعد هذه البندقيه اللعينه عنها كلانا يعرف انك لن تفعل هذا |
Bir daha böyle bir şey yapmayacağını bilmem lazım, asla. | Open Subtitles | يجب أن أتأكد أنك لن تفعل شيئاً كهذا ثانيةً |
Eğer Zoe olsaydı, aynı şeyi yapmayacağını bana söyle. | Open Subtitles | أنك تخبرني بأنك لن تفعل نفس الشيء لو كان لزوي |
Bunu yapmak zorunda olmasan yapmayacağını da. | Open Subtitles | وأعرف بأنك لن تفعل هذا إن لم تكن مضطراً لذلك |
Oğlunun hayatta ve incinmemiş olduğu kanıtlayana kadar, hiçbir şey yapmayacağını söyleyeceksin, | Open Subtitles | انت ستقول انك لن تفعل اي شيء حتى يصلك دليل ان ابنك حي وغير متؤذي |
Bunu artık yapmayacağını sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ قلتي أنكِ لن تفعلي ذلك ثانياً |
İkimiz de bunu yapmayacağını biliyoruz. | Open Subtitles | السبيل الوحيدة لرحيلي هي أن ترديني، وكلتانا تعلم بأنّكِ لن تفعلي ذلك |
İlan vermeyeceksin. Herkes bunu yapmayacağını biliyor. | Open Subtitles | لن تضعي يافطات الكل يعرف أنكِ لن تفعلي ذلك |
Böyle bir şey yapmayacağını anlamak için, ona bir bakmanız yeter. | Open Subtitles | فقط انظر اليه, يمكنك القول انه لن يفعل ذلك ابدا |
Aynı şeyi sana yapmayacağını kim söyleyebilir. | Open Subtitles | ما الذي سيثبت أنهُ لن يفعل نفس الشيء بكِ؟ |
Tatil paramızı ikiye katlamaya çalışmak için aptal bir komplo yapmayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | أنت قلت أنك لن تقوم بمحاولة مضاعفة رخوياتنا من خلال مخطط طائش. |
2006'nın sonbaharı idi. Apple'ın neden bir cep telefonu yapmayacağını açıkladım. | TED | كان ذلك في خريف 2006 وضحت لماذا لن تقوم شركة ابل بعمل هاتف نقال |
Asla yapmayacağını söylediğin şeyi yapmaya çok yakınsın. | Open Subtitles | إنكِ تقتربين لإقتراف الأمر الوحيد الذي قلتِ بأنّكِ لن تفعله قط |
- Baba toothless'in bunu yapmayacağını biliyorsun. | Open Subtitles | ابى انت تعلم ان توثليس لم يكن ليفعل هذا |
Yani demek istediğim, onlar affedip unutabilir ama ben unutmam. Kim onun tekrar yapmayacağını söyleyebilir. | Open Subtitles | ربما قد يسامحوا وينسوا , ولكن لا استطيع القول انه لن يفعلها ثانية ؟ |
Böyle bir şey yapmayacağını söyledim. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أنك لم تكن لتفعل شيئًا من هذا القبيل |
Tek yolu seni kaleyi satmaya ikna etmekti ama zorunlu kalmadıkça bunu yapmayacağını biliyordum. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التى يمكننى من ذلك هو أجبارك على بيع القلعة التى كنت اعلم أنك لن تفعلها أن لم تجبر على ذلك |