Buradaysa her bir elektron her bir parçacık ekrana çarpmadan önce tek tek yarıklardan geçiyor. | Open Subtitles | ولكن هنا، كل إلكترون على حدة، كل جسيم يمر وحده من خلال الشقوق |
Şoke olmaya hazırlanın çünkü tek bir elektronun yarıklardan geçerek ekrana çarpmasını gözlemlediğimizde bunu ifade etmenin tek yolu budur. | Open Subtitles | و، نعم، أعدت لتكون صدمة لأن هذا هو السبيل الوحيد لشرح ما نلاحظه عندما إلكترون واحد ينتقل عبر الشقوق |
Sadece birkaç sene önce Europa'yı gözlemleyen Hubble, tıpkı Enceladus gibi güney yarım küresindeki yarıklardan su dumanı püskürttüğünü gördü. | TED | مرصد هابل الفضائي، قبل سنتين فقط، راقب قمر يوروبا، وشاهد أعمدة من المياه تتناثرُ من الشقوق في نصف الكرة الجنوبي، تمامًا مثل قمر إنسيلادوس. |
Mağma bu yarıklardan birini bulup buradan yukarı çıkabilir. | Open Subtitles | "الماجما" يمكنها إيجاد أحد هذه الشقوق ونصعد من خلالها |
Yani dünyadaki karstik bölgeler aslında çatlaklar ve yarıklardan sızan suyun kayaçları kolayca eritip, su kanalları ve tüneller oluşturduğu-- üç boyutlu ağlar olan yerler. | TED | المناطق الكارستكية هي مناطق من العالم حيث الماء المتسلل على طول الشقوق والكسور يمكن أن يذوّب بسهولة الصخور القابلة للذوبان، مشكلًا نظام صرف صحي من الأنفاق والقنوات - في الواقع، شبكة ثلاثية الأبعاد. |
Açılan yarıklardan parçalar düşüyor. | Open Subtitles | الأمور تتساقط عبر الشقوق |