ويكيبيديا

    "yaramıyor" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • فائدة
        
    • ينجح
        
    • ينفع
        
    • يساعد
        
    • يجدي
        
    • يفيد
        
    • يفلح
        
    • نفعاً
        
    • جدوى
        
    • لايجدي
        
    • أنها لا
        
    • يَعْملُ
        
    • تصلح
        
    • تنفع
        
    • لا يعمل
        
    Baban öyle oturuyor işte. Baksana şuna. Bir işe yaramıyor. Open Subtitles أبوك يجلس هناك فقط ، انظر إليه انه بلا فائدة
    Mağara resimleri ile Jackson Pollock'un iç içe geçirildiği dersler. İşe yaramıyor ama en azından çabalıyorlar. TED أنا أتحدث عن لوحات الكهف وجاكسون بولوك طحنوا ببعضهم البعض والكل يتشابه هذا لا ينجح لكنهم حاولوا على أي حال.
    demeleri gibi. Bu ayakkabılarda işe yaramıyor ve bizim vücudumuz ayaklarımızdan kat ve kat daha karmaşık. TED هذا لا ينفع مع الأحذية، وأجسامنا أكثر تعقيداً من أقدامنا بمرات عديدة.
    Panik hiçbir işe yaramıyor. Tamam. Can kurtaran yeleklerimiz var. Open Subtitles لقد مرت علي حالات أسوأ من هذا والذعر لا يساعد.
    Zıplamak bir işe yaramıyor! Acı biraz gidiyor ama hemen geri geliyor! Open Subtitles القفز لا يجدي نفعاً، أعني إنه يفيد لوهلة، لكنه لا يحسن الوضع.
    Onu burada mı bıraksak acaba? Nasıl olsa bir işe yaramıyor. Open Subtitles ,علينا إذا أن نتركه إنه لا يفيد بشيء على أى حال
    Duyuyorum ve kulaklarımı kapıyorum ama işe yaramıyor. Open Subtitles ويمكننى سماعها وأحاول منع الصوت بواسطة يدى لكن الأمر لا يفلح.
    Derin nefes almalar işe yaramıyor. Orada tahrik olmadan o kadın ile... Open Subtitles رون الأنفاس العميقة لم تجدي نفعاً لا يمكنني أن أكون هناك معها
    Tüm yapabileceğimizi yaptık çoğu insanın yapabileceğinden fazlasını inadımız sayesinde fakat işe yaramıyor. Open Subtitles لقد فعلنا كل ما يمكن وأكثر أكثر من قد فعلت معظم الناس بفضل مثابرة الخاص بك ولكن لا جدوى.
    Bu işte hepimizin beraber olduğunu, farklılık olduğu sanrısını anlamak üzere bir araya geliyorsunuz -- bu ülkeler, sınırlar, din fikri -- işe yaramıyor. TED و تأتون معا لتتبينوا بأننا جميعا في هذا معا وإن وهم الاختلافات وفكرة الدول والحدود والأديان لا فائدة منها
    Şu boşboğazın ispiyondan başka bir işe yaramıyor değil mi? Open Subtitles هذا الفم الرخيص الذي لديك، ليس لهُ فائدة سوى الثرثرة، أليس كذلك؟
    200 altın burada bir işe yaramıyor, ama üç adam ve üç atla taşıyabiliriz. Open Subtitles الـ 200 قطعة من الذهب بلا فائدة هنا لكن مع ثلاثة رجال وثلاثة خيول يمكننا نقلها من هنا
    - İşe yaramıyor. - Bunları bir kenara mı atacaksın? Open Subtitles ـ لم ينجح الأمر ـ تريدين رمي كل هذا ؟
    Tamamen hormonları tarafından yönetiliyorlar. Hiç işe yaramıyor! Open Subtitles إنها محكومة تماماً بالهرمونات لن ينجح أبداً
    Bağırdım, tehdit ettim, anlayışlı oldum, yalvardım. Hiçbiri işe yaramıyor. Open Subtitles أصرخ، و أهدد، و أحدثهم بالمنطق أتوسل إليهم، لا ينجح أي شيء
    İyi olmaya çalışıyorum. Ama işe yaramıyor. Open Subtitles أحاول أن أكون بخير ولكن لا يبدو أن ذلك ينفع
    Menapoz seni manyak yaptığından beri tüm günümü yanında geçiriyorum ama hiç işe yaramıyor. Open Subtitles حين جعلك سن اليأس مجنونة كان يمكنني تمضية اليوم بأكمله معك ولن ينفع الأمر بشيء
    Birkaç saattir uğraşıyorum, ama istemek pek bir işe yaramıyor gibi. Open Subtitles لكن أن تريد ذلك لا يبدو أنه يساعد تبدو متلهفا لذلك
    Stres ve kaygının kaynağını araştırma. Sakin kafayla düşünmeye çalışıyorum. İşe yaramıyor. Open Subtitles أنا أحاول أن أكون ذات عقليّة منفتحة حسناً , لكنّه لا يجدي
    Kendisini iyi hissettirmeye çalışıyorum, ama hiçbir şey işe yaramıyor. Open Subtitles أحاول أن أجعله يتحسن ولكن لم يفلح أى شىء
    İşe yaradığını düşünmüyorum. Benim üzerimde işe yaramıyor. Open Subtitles لا أعتقد أنها تجدي نفعاً، لا أظنها ستجديني نفعاً
    İşe yaramıyor. Yukarıdan bakmam lazım. Open Subtitles لا جدوى من هذا ، عليّ البحث من مكان مرتفع
    Ayrıca bir parça aslanpençesini çiğ yumurtayla çırpıp ilave et. - İşe yaramıyor değil mi? Open Subtitles عندما يصبح القمر بدراً ويجب أن تغطى المرأه بقليل من البيض وتمسح به هذا لايجدي اليس كذلك؟
    Hayır, baykuş tüyüyle aramayı denedim ama insan formundayken işe yaramıyor. Open Subtitles لا، فلقد حاولت استدعاء مكانه بواسطة ريشة البومة لكن يبدو أنها لا تعمل عندما يكون بشرياً
    Televizyondaki şu korkunç, kel kadının milkshake diyetlerini deneyip duruyorum ama hiçbir işe yaramıyor. Open Subtitles ' حاولتُ حميةً بعد الحميةِ ' مِنْ مخفوقات حليبية ثلاث مراتَ في اليوم إلى تلك السيدةِ على التلفزيونِ. لا شيء يَعْملُ.
    İşe yaramıyor ve çok boktan. Her zaman böyle söylüyorsun. Open Subtitles انها لا تصلح و بأنها سيئة أنت دائما تقول ذلك
    kişisel bir hikâye anlatır. Tam burada, teknoloji işe yaramıyor. TED فيحكي قصة شخصية، هناك حيث لم تنفع التكنولوجيا.
    "Ve ona demişsin ki, evlilik danışmanı bir işe yaramıyor." Open Subtitles و قال أنكِ قلتي له أمر مستشار الزواج لا يعمل

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد