Baban öyle oturuyor işte. Baksana şuna. Bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | أبوك يجلس هناك فقط ، انظر إليه انه بلا فائدة |
Mağara resimleri ile Jackson Pollock'un iç içe geçirildiği dersler. İşe yaramıyor ama en azından çabalıyorlar. | TED | أنا أتحدث عن لوحات الكهف وجاكسون بولوك طحنوا ببعضهم البعض والكل يتشابه هذا لا ينجح لكنهم حاولوا على أي حال. |
demeleri gibi. Bu ayakkabılarda işe yaramıyor ve bizim vücudumuz ayaklarımızdan kat ve kat daha karmaşık. | TED | هذا لا ينفع مع الأحذية، وأجسامنا أكثر تعقيداً من أقدامنا بمرات عديدة. |
Panik hiçbir işe yaramıyor. Tamam. Can kurtaran yeleklerimiz var. | Open Subtitles | لقد مرت علي حالات أسوأ من هذا والذعر لا يساعد. |
Zıplamak bir işe yaramıyor! Acı biraz gidiyor ama hemen geri geliyor! | Open Subtitles | القفز لا يجدي نفعاً، أعني إنه يفيد لوهلة، لكنه لا يحسن الوضع. |
Onu burada mı bıraksak acaba? Nasıl olsa bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | ,علينا إذا أن نتركه إنه لا يفيد بشيء على أى حال |
Duyuyorum ve kulaklarımı kapıyorum ama işe yaramıyor. | Open Subtitles | ويمكننى سماعها وأحاول منع الصوت بواسطة يدى لكن الأمر لا يفلح. |
Derin nefes almalar işe yaramıyor. Orada tahrik olmadan o kadın ile... | Open Subtitles | رون الأنفاس العميقة لم تجدي نفعاً لا يمكنني أن أكون هناك معها |
Tüm yapabileceğimizi yaptık çoğu insanın yapabileceğinden fazlasını inadımız sayesinde fakat işe yaramıyor. | Open Subtitles | لقد فعلنا كل ما يمكن وأكثر أكثر من قد فعلت معظم الناس بفضل مثابرة الخاص بك ولكن لا جدوى. |
Bu işte hepimizin beraber olduğunu, farklılık olduğu sanrısını anlamak üzere bir araya geliyorsunuz -- bu ülkeler, sınırlar, din fikri -- işe yaramıyor. | TED | و تأتون معا لتتبينوا بأننا جميعا في هذا معا وإن وهم الاختلافات وفكرة الدول والحدود والأديان لا فائدة منها |
Şu boşboğazın ispiyondan başka bir işe yaramıyor değil mi? | Open Subtitles | هذا الفم الرخيص الذي لديك، ليس لهُ فائدة سوى الثرثرة، أليس كذلك؟ |
200 altın burada bir işe yaramıyor, ama üç adam ve üç atla taşıyabiliriz. | Open Subtitles | الـ 200 قطعة من الذهب بلا فائدة هنا لكن مع ثلاثة رجال وثلاثة خيول يمكننا نقلها من هنا |
- İşe yaramıyor. - Bunları bir kenara mı atacaksın? | Open Subtitles | ـ لم ينجح الأمر ـ تريدين رمي كل هذا ؟ |
Tamamen hormonları tarafından yönetiliyorlar. Hiç işe yaramıyor! | Open Subtitles | إنها محكومة تماماً بالهرمونات لن ينجح أبداً |
Bağırdım, tehdit ettim, anlayışlı oldum, yalvardım. Hiçbiri işe yaramıyor. | Open Subtitles | أصرخ، و أهدد، و أحدثهم بالمنطق أتوسل إليهم، لا ينجح أي شيء |
İyi olmaya çalışıyorum. Ama işe yaramıyor. | Open Subtitles | أحاول أن أكون بخير ولكن لا يبدو أن ذلك ينفع |
Menapoz seni manyak yaptığından beri tüm günümü yanında geçiriyorum ama hiç işe yaramıyor. | Open Subtitles | حين جعلك سن اليأس مجنونة كان يمكنني تمضية اليوم بأكمله معك ولن ينفع الأمر بشيء |
Birkaç saattir uğraşıyorum, ama istemek pek bir işe yaramıyor gibi. | Open Subtitles | لكن أن تريد ذلك لا يبدو أنه يساعد تبدو متلهفا لذلك |
Stres ve kaygının kaynağını araştırma. Sakin kafayla düşünmeye çalışıyorum. İşe yaramıyor. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أكون ذات عقليّة منفتحة حسناً , لكنّه لا يجدي |
Kendisini iyi hissettirmeye çalışıyorum, ama hiçbir şey işe yaramıyor. | Open Subtitles | أحاول أن أجعله يتحسن ولكن لم يفلح أى شىء |
İşe yaradığını düşünmüyorum. Benim üzerimde işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا أعتقد أنها تجدي نفعاً، لا أظنها ستجديني نفعاً |
İşe yaramıyor. Yukarıdan bakmam lazım. | Open Subtitles | لا جدوى من هذا ، عليّ البحث من مكان مرتفع |
Ayrıca bir parça aslanpençesini çiğ yumurtayla çırpıp ilave et. - İşe yaramıyor değil mi? | Open Subtitles | عندما يصبح القمر بدراً ويجب أن تغطى المرأه بقليل من البيض وتمسح به هذا لايجدي اليس كذلك؟ |
Hayır, baykuş tüyüyle aramayı denedim ama insan formundayken işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا، فلقد حاولت استدعاء مكانه بواسطة ريشة البومة لكن يبدو أنها لا تعمل عندما يكون بشرياً |
Televizyondaki şu korkunç, kel kadının milkshake diyetlerini deneyip duruyorum ama hiçbir işe yaramıyor. | Open Subtitles | ' حاولتُ حميةً بعد الحميةِ ' مِنْ مخفوقات حليبية ثلاث مراتَ في اليوم إلى تلك السيدةِ على التلفزيونِ. لا شيء يَعْملُ. |
İşe yaramıyor ve çok boktan. Her zaman böyle söylüyorsun. | Open Subtitles | انها لا تصلح و بأنها سيئة أنت دائما تقول ذلك |
kişisel bir hikâye anlatır. Tam burada, teknoloji işe yaramıyor. | TED | فيحكي قصة شخصية، هناك حيث لم تنفع التكنولوجيا. |
"Ve ona demişsin ki, evlilik danışmanı bir işe yaramıyor." | Open Subtitles | و قال أنكِ قلتي له أمر مستشار الزواج لا يعمل |