| bunun işe yaraması için, gereksiz bütün ağırlıklardan kurtulmalıyız. | Open Subtitles | ليعمل هذا علينا أن نفقد أي كتلة غير ضرورية |
| Bunun işe yaraması için gerçek kimliğini kimseye söyleyemezsin. | Open Subtitles | الآن, ليعمل هذا الأمر لا يمكنكَ إخبار أحد بهويتكَ الحقيقية |
| Bunun işe yaraması için bariyerin kapaklarını tam olarak 9.15'te açmalıyız. | Open Subtitles | لينجح الأمر ,يجب فتح البوابات تمام الساعة 9: 15 صباحا |
| Bu arada, mıknatıs olayının işe yaraması için de, bu tren enkazı gibi zımbırtıdan kurtulman gerek. | Open Subtitles | وبالمناسبة، لينجح أمر المغناطيس سأحتاجك لتفادي حطام القطار هذا |
| Pekâlâ, üçkâğıdın işe yaraması için söylediğine senin de inanman gerek. | Open Subtitles | حسناً، من أجل أن تنجح خدعة، فإنّ عليكِ تصديق ما تقولينه. |
| Planın işe yaraması için bilmen gereken birkaç şey var. | Open Subtitles | لكي تنجح الخطة, يلزمك أن تعرف بعض الأشياء |
| Risk, işe yaraması için sert kılıfın içine koymakla olurdu. | Open Subtitles | كانت المخاطرة ستكون في كسب غير مشروع، والعمل لإنجاحه. |
| İşe yaraması için üç gemiye de takmalıyız. | Open Subtitles | نحتاج أن نصل كل الحاملات ببعضها ليعمل هذا |
| Sanırım onun işe yaraması için kapalı alanda olman gerekiyor. | Open Subtitles | أتعلم, اظن بأنك تحتاج لأن تكون في مكان مغلق ليعمل ذلك |
| Harika görünüyor, son iki dakikadır Walter'ı kendiyle dans ederken seyrediyor olmam gerçeği dışında. Bunu işe yaraması için ambar kapısını açıp uyduya ulaşacak kadar kendinde olması gerek. | Open Subtitles | يبدوا رائعا بإستثناء حقيقة أني أشاهد والتر يرقص وحده للدقيقتين الأخيرتين ليعمل هذا،عليه أن يكون واعيا كفاية |
| Bunun bir işe yaraması için inanmanız gerekiyor... | Open Subtitles | يجب ان يكون لديك ايمان ليعمل هذا معي |
| Bir işe yaraması için, yarayacağına inanmalısın... | Open Subtitles | يجب ان يكون لديك ايمان ليعمل هذا |
| İşe yaraması için ilacı kullanmaya devam etmek zorundasınız. | Open Subtitles | يجب عليك الإستمرار بأخذ العقار ليعمل |
| Törenin işe yaraması için kurbanın kanının saf olması şart. | Open Subtitles | لينجح هذا الأمر الدماء يجب أن تكون نقية |
| İşe yaraması için bunu yapmak zorunda değildin. | Open Subtitles | لم يكن عليك فعل هذا لينجح الأمر |
| İşe yaraması için bunu yapmak zorunda değildin. | Open Subtitles | لم يكن عليك فعل هذا لينجح الأمر |
| Çocuk, planın işe yaraması için kendimi feda etmem gerektiğini gösterdi. | Open Subtitles | لقد أراني أنّ من أجل أن تنجح الخطة، فإنّ عليّ التضحية بنفسي. |
| Ama işe yaraması için dikkatinizi vermeniz gerekiyor. | Open Subtitles | هي تجربة لكن من أجل أن تنجح... يجب أن تعطيها اهتمامك |
| İşe yaraması için dilini ağzının içinde tutman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تُبقي لسانكِ داخل فمكِ لكي تنجح عملية التبييض |
| - İşe yaraması için dua edeceğim. | Open Subtitles | اصلي لكي تنجح هذه |
| - İşe yaraması için bir yol bulduk biz. | Open Subtitles | سنعثر على طريقة لإنجاحه |