| Onu uçakla buraya getirtelim. İşe yarar bir şeyler hatırlar belki. | Open Subtitles | لابد أن نرسل إليها لتأتى إلى هنا ربما تتذكر شيئاً مفيداً |
| Belki doğru yere bakıyor olsam, mesela yüzü civarlarına işe yarar bir şeyler bulabilirdim. | Open Subtitles | ربما لو بحثت في البقعة الصحيحة مثل مكانٍ ما قرب وجهها لربما لاحظت شيئاً مفيداً |
| İşe yarar bir şeyler yap ve bana bilgisayardan annemi bağla. | Open Subtitles | افعلوا شيئاً مفيداً و أوصلني بأمي على الهاتف |
| Hadi ama, zeki kız, o ağızınla işe yarar bir şeyler yap. | Open Subtitles | هيا الآن, أيتها الذكية أفعلي شيئاً مفيداً |
| İşe yarar bir şeyler bulursanız haberim olsun. | Open Subtitles | أعلميني أذا وجدث شيئاً مفيداً. |
| Cinayete dair işe yarar bir şeyler biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم شيئاً مفيداً بشأن هذه الجريمة ؟ |
| Belki işe yarar. Bir şeyler buluruz. | Open Subtitles | ربما يمكننا معرفة شيئاً مفيداً |
| İşe yarar bir şeyler bulursan beni haberdar et. | Open Subtitles | أعلمني إن وجدت شيئاً مفيداً. |
| Ne yaptığını bildiğini, Dumbledore'un sana işe yarar bir şeyler söylediğini sanmıştım! | Open Subtitles | لقد ظننتك تعرف ماذا تفعل، ظننتُ أنّ (دميلدور) أخبرك شيئاً مفيداً |
| Naomi arkasında işe yarar bir şeyler bırakmış olabilir. | Open Subtitles | ربما تكون (ناومي) قد تركت شيئاً مفيداً خلفها |