Yarın bahar ekinoksu yılın en büyük gelgitini yaratacak ve yiyecek için harika bir fırsat tanıyacak. | Open Subtitles | غدا ً, سوف يخلق الانقلاب الربيعي التيارات المائية الاقوى خِلال السنة. وفرصة رائعة من أجل وجبة طعام. |
İş stresi, kişisel stres yaratacak ve insanlar mutsuz olacak. | Open Subtitles | انه سوف يخلق ضغوط العمل والإجهاد شخصي ، وسيكون الناس، حسنا ، غير سعداء. |
Onlar, ilaçların işleyişi ve kullanımını anlamamız için yeni bir ekosistem yarattı ve yaratacak. | TED | هذا سيخلق أو قد خلق نوعا من النظام البيئي الجديد لفهم طريقة عمل الأدوية وكيفيّة تحسين استعمالها. |
Tanıtmak üzere olduğum cihaz alanında devrim yaratacak. | Open Subtitles | الجهاز الذي سأعرضه عليكم الآن سوف يُحدث ثورة في عالم صناعة الأجهزة بالكامل |
Ve şu gibi şeyleri de düşünürler, çevre kirliliğine neden olacak mı ya da inşa ettiğim yapıya gitmek çok trafik yaratacak mı? | TED | وسيفكرون في أشياء مثل، هل سيسبب هذا الشيء تلوثًا بيئيًا أو هل سيحدث أزمة مرورية بسبب هذا الشيء الذي بنيته؟ |
Yeni lazer cihazın sinir cerrahisinde bir devrim yaratacak. | Open Subtitles | مثقاب الليزر الخاص بك الجديد سيصنع ثوره في الطب |
Dünyaları yok edip yaratacak güçte bir makine hafife alınamazdı. | Open Subtitles | لا ينبغي أن يستهين المرء بآلة ذات قوة لخلق وتدمير العوالم |
Yarın tek bir oy, bir fark yaratacak çünkü yarın, bir başkanımız olacak. | Open Subtitles | غداً صوت رجل واحد سيشكل الفرق لأنه غداً سيكون لدينا الرئيس |
İradem bedenini yaratacak ve kılıcın kaderimi yazacak. | Open Subtitles | إرادتي ستصنع الجسد والسيف سيحدد مصيري |
Sanki nefes alıyor gibi. Ve patlayacak... Patladığında ise, ...kinetik enerjiden kurtulabilmek için hortumlar yaratacak. | Open Subtitles | وحينما تنقشع ستخلق إعصارات للتخلُّص من الطاقة الحركيَّة. |
Ve hükümetin basın açıklamasına göre, daha fazla istihdam yaratacak. | Open Subtitles | وخلق المزيد من فرص العمل، وفقاً لبيان صحفى من الحكومة |
Ve bu müşterilerimiz için maksimum duygusallığı yaratacak. | Open Subtitles | وسوف يخلق الحساسيّة العاطفيّة. القصوى لزبائننا. |
Durmayacak! Dünya'yı yutacak bir kara delik yaratacak! | Open Subtitles | لن يتوقف, سوف يخلق ثقباً أسود، سوف يبتلع الأرض |
Bu, dünyanın her yanında, ilham verici insan toplulukları yaratacak; birbirine öğreten ve birbirinden öğrenen. Kenya'dan Kampala'ya, Katmandu'dan Kansas'a kadar pek çok yerde. | TED | إنه يخلق أناساً مُلهمين في شتى أنحاء العالم، يتعلمون ويعلمون بعضهم البعض من كينيا إلى كمبالا ومن إلى كاتماندو إلى كانساس. |
Şimdi, kanımca, bu vazgeçip okulu bırakmanız için çok ters bir teşvik yaratacak. | TED | في اعتقادي، سيخلق ذلك حافزًا ضارًا جدًا سيجعلك تتخلى ببساطة عن المدرسة. |
Bu yalnızca tasarımın müşteri tarafını çeşitlendirmeyecek; aynı zamanda dünya için yeni ve farklı tasarım formları yaratacak. | TED | لن ينوع فقط من قاعدة التصميم للعميل، بل سيخلق أشكال أجدد ومتنوعة من التصميم للعالم. |
Fark yaratacak bir şey yapmak istediğimi söylüyordum, işte bu benim şansım. | Open Subtitles | وكنتُ أتحدث بشأن رغبة لفعل شيء الذي من شأنه يُحدث فرقاً وهذه هي فرصتي |
Almanya'da büyük bir heyecan yaratacak, beraber el ele Avrupa'yı silip süpüreceğiz... mahvedeceğiz... | Open Subtitles | سوف يُحدث ضجّة في ألمانيا ضجّة سوف تمتد في أرجاء أوروبا مدمرّةً... |
Şimdi de toplantımı iptal etmek zorundayım ve bu sorun yaratacak. | Open Subtitles | والآن علي إلغاء مواعيدي وهذا سيسبب الكثير من المشاكل. |
Bir macera filmi yıldızının imajı için harikalar yaratacak bir şey bu. | Open Subtitles | رجل عاري ؟ هذا سيصنع العجائب لصورة الممثل الحركي |
Ki bu da kurbanımızdaki giriş yaralarını yaratacak büyüklükte bir kalibre. | Open Subtitles | وهو عيار كبير بما فيه الكفاية لخلق فتحة الجرح التي في ضحيتنا. |
Bu gerçekten bir fark yaratacak mı sence? | Open Subtitles | هل تظن حقًا أن هذا سيشكل فرقًا؟ |
Korkunç bir canavarı, Goldar'ı yaratacak. | Open Subtitles | ستصنع (جولدار)، وحش عملاق |
Aynı zamanda yeni dünyalar da yaratacak. | Open Subtitles | ستخلق أيضًا عوالم جديدة |
Polis şefi ve birkaç iyi niyetli insanla temizlik yaratacak, düzeni geri getirecek bir hareket belirleyeceğiz ve parayı tedarik edeceğiz. | Open Subtitles | إذا، بمساعدة قائد الشرطة وبعض أصحاب النوايا الحسنة، سنقوم بتأسيس حركة. والتى ستعمل على إعادة النظام وخلق النظافة. |
Teknolojiyi biz yaratıyoruz, bu teknoloji paylaşılan yeni deneyimi yaratıyor, bu deneyim ise yeni dünyayı yaratacak. | TED | نحن نبتكر التكنولوجيا التى ستقوم على خلق تجربة جديدة مشتركة ، والتى ستقوم بخلق العالم الجديد. |
İş dünyasında devrim etkisi yaratacak. | Open Subtitles | انه سيحقق ثورة في طريقة تأدية أعمالنا |