Ben bisküvi yiyerek beslenebilirim ama Tanrı kaplanları etobur olarak yaratmış. | Open Subtitles | يمكنني أن أتغذى على البسكويت لكن الله خلق النمور من المفترسات |
Tabii ki, senin yaşamış olduğun tecrübenin ayrıcalığına sahip değilsem de Tanrı'nın böylesine bir varlığı bazı meziyetlerle donatmadan yaratmış olduğuna inanmak açıkçası bana çok zor geliyor. | Open Subtitles | طبعاً ، أنا لا أحظى بالفوائد التي جنيتها من تجربتك لكن أجد من الصعوبة بمكان أن أقنع نفسي بأن الله عندما خلق المرأة |
Oynatmak için ayrı bir modül yaratmış. Hangi menüde olduğunu bulmalıyız. | Open Subtitles | لقد صنع واجهة أخرى للعرض يجب أن نرى قائمة هي الآن |
Ama kitabında okuduğunuz kadarıyla bilgisayar laboratuarınızdaki sayfa sıralaması hiyerarşisini o yaratmış. | Open Subtitles | لكنك قرأت في كتابه أنه صنع تدرجه الكبير في مختبر الحاسوب لديكم |
Milyonlarca yıllık evrim bazı yakın ilişkiler daha yaratmış farklı dinozor türleri arasında. | Open Subtitles | ملايين السنين من التطور خلقت علاقات وطيدة بين أنواع مختلفة من الديناصورات أيضا |
Hükümetin yeni bir katil hamam böceği türünü de yaratmış olacağını söyleyebilir miyiz? | Open Subtitles | من يقول الحكومة ما خلق جيل جديد صراصير قاتلة؟ |
Derler ki Tanrı insanı kendi suretinde yaratmış. | Open Subtitles | يقولون ان الله خلق الأنسان على صورته ومظهره |
Tanrı dünyadaki en güzel yeri yaratmış. Sonra Fransızları oraya yerleştirmiş. | Open Subtitles | خلق الله أجمل مكان على الأرض، ثم وضع الفرنسيين هناك ليعدل الموازين |
En konuk sevmez ortamdan sağ çıkabilmeyi başarmış bir süper bebek yaratmış. | Open Subtitles | خلق طفلاً خارقاً، يستطيع النجاة في أقسى الظروف. |
Belki de onu senden çok sevdiğim için beni cezalandırıyorsun. Tanrı erkeği kendi suretinde yaratmış. Bu yüzden erkek her şeyden üstündür. | Open Subtitles | الله خلق الرجال على صورته مما منحهم السيادة على كل شيء آخر |
Tanrı o yüzden kapı çalmak diye bir şey yaratmış. | Open Subtitles | هذا سبب أنّ الله خلق لنا الطرق على الباب |
Ama birinin senin fikirlerini kötülüğe kullanması en başında o şeyi yaratmış olmanın senin hatan olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | لكن فقط ﻷن شخصا ما استعمل أفكارك في الشر لا يجعل ذلك خطئك في صنع ذلك من المقام الأول |
Tüm bu parçalardan kendi dublörünü yaratmış. | Open Subtitles | صنع نسخة مطابقة لنفسه مِنْ كُلّ هذه قطعِ الغيار. |
Dünyayı Tanrı yaratmış olsa, içine erkek de koyardı. | Open Subtitles | لو أن الرب صنع العالم بحق كان يجب أن يضع بعض الرجال به |
Bu çocuğun geniş bir hayal gücü olduğunu bilirdim meğer kendine yepyeni bir hayat yaratmış. | Open Subtitles | أدرك أن خياله خصب. لقد صنع لنفسه شخصية جديدة تماماً |
Biz işçilik bölümünün kirli dolandırıcılığından bahsediyoruz, ve sen orada oturmuş bu canavarı yaratmış, bu suçlu aktiviteyi hazırlamış... | Open Subtitles | أننا نتحدث عن خيار مشترك ضار في مجال العمل، وأنت تجلس هناك، سيّدي، الذي خلقت هذا الوحش بمفردك، |
Sen ki bir kelimesi ile dünyaları yaratmış olansın. | Open Subtitles | فليتبارك إلهنا الأبدي الذي خلقت كلماته كل شيء. |
Tanrı beni sabırlı yaratmış. 8 hafta sonra Brooklyn'de görüşürüz. | Open Subtitles | خلقني الرب لابقى سوف اراك في بروكلين خلال 8 اسلبيع |
Tanrı onları bizi meşgul etsinler diye yaratmış. | Open Subtitles | الرب خلقهم لجعلنا مشغولين |
Biliyor musunuz, Tanrı Tex-Mex'i bu yüzden yaratmış. | Open Subtitles | لكن أتعلمين؟ لهذا اخترع الله الطعام المكسيكي |
Tabiat Ana burayı sanki dağcılar için yaratmış. | Open Subtitles | وكأنّ الطبيعة الأم أنشأت هذا المكان للمتسلّقين |
Ah, evet kurşun ön loba girmiş, içerde bir enkaz yaratmış ve arka beyincikte durmuş. | Open Subtitles | حسنا، لقد دخلت عبر الفص الجبهي، أحدثت ضررا كبيرا وإنتهت في القذالي. |
Pico, Tanrı'nın yaratmış olduğu güzel ve sırlı kâinatı idrak edebilecek bir varlık arzuladığını ileri sürdü. | TED | وادعى بيكو أن الله أراد مخلوقاً قادرا على استيعاب جمال و تعقيد الكون كما خلقه. |
Adanın bir yerinde kendine ait bir ağ yaratmış. | Open Subtitles | لقد أنشأ شبكة خاصة به في بقعة ما على الجزيرة |
Çünkü bu sayede bebek için de sağlıklı bir ortam yaratmış olursunuz. | Open Subtitles | لذا ما عليكِ فعله الآن هو إنشاء مناخ صحي لك لأنّه هكذا ستنشئين مناخاً صحياً للجنين. |