| Bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama beni burada tutamazsınız. | Open Subtitles | أعرف أنك تحاول مساعدتي لكن لا يجوز لك ابقائي هنا |
| Eziksin, ama sadece bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum, bu yüzden... | Open Subtitles | انت كذلك , ولكن انا اعرف بأنك كنت تحاول مساعدتي لذا |
| Sadece yardım etmeye çalıştığını biliyorum, ama kendi başımın çaresine bakabilirim. | Open Subtitles | اسمع ، أعرف أنك تحاول المساعدة فحسب لكني أستطيع الإعتناء بنفسي |
| Belki de sadece bir dostuna yardım etmeye çalıştığını anladı. | Open Subtitles | ربما أدرك أنك كنت تحاول مساعدة صديقة |
| Courtney'e kendi haritasını vererek yardım etmeye çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | تقول بأنها حاولت مساعدة كورتني بإعطائها خريطة أفضل |
| Spencer, niye bize yardım etmeye çalıştığını kabul etmiyorsun? | Open Subtitles | سبنسر ، لماذا لاتستطيعين الإعتراف بأنها تحاول مساعدتنا ؟ |
| Kurt'un sana yardım etmeye çalıştığını biliyorum bazı eski kıyafetlerini getiriyor ama payetli jokey pantolonların sana uygun olduğunu pek sanmıyorum. | Open Subtitles | أن أعلم أن كورت كان يحاول مساعدتك باعطائك بعض ملابسه ولكن لا أعتقد بأن بناطيل ركوب الخيل المطرزة مناسبة لك |
| Ona yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama çok geçti artık. | Open Subtitles | أعلم أنك كنت تحاول مساعدتها ولكن كان ذلك متأخر جدًا |
| yardım etmeye çalıştığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنكِ تريدين المساعدة فقط |
| Bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama ben seni yanlış anladım. | Open Subtitles | أعلم انك كنت تحاول مساعدتي و أنا عكستُ كلامك |
| Nikki'nin bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن نيكي كانت تحاول مساعدتي |
| Aslında bana yardım etmeye çalıştığını düşünüyorum. | Open Subtitles | في الواقع أظن أنها كانت تحاول مساعدتي. |
| Bak, o Star Wars şeyiyle yardım etmeye çalıştığını biliyorum. | Open Subtitles | أنظر، أعرف بأنك كنت تحاول مساعدتي بأمر (حرب النجوم) هذا |
| Tamam yardım etmeye çalıştığını biliyorum, ama herkes bu gözle bakmayabilir. | Open Subtitles | حسناً، أعلم أنك كنت تحاول المساعدة ولكن بعض الناس قد لا يعتبرون الأمر كذلك. |
| Kimse onun yalnızca yardım etmeye çalıştığını umursamıyor! | Open Subtitles | لا أحد يكترث بحقيقة أنها كانت فقط تحاول المساعدة |
| yardım etmeye çalıştığını söylüyorsun. Ne düşünüyorum biliyor musun? | Open Subtitles | تقول بأنك تحاول المساعدة أتعلم بما أعتقد؟ |
| Aileme yardım etmeye çalıştığını sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت انك تحاول مساعدة عائلتي |
| Ama senin sadece annene yardım etmeye çalıştığını biliyor. | Open Subtitles | ولكنها تعلم انك كنت تحاول مساعدة امك |
| Sadece Lex'e yardım etmeye çalıştığını biliyorum, ama durumu daha da kötü yapıyorsunuz. | Open Subtitles | أعلم بأنك كنت فقط تحاول مساعدة (ليكس)، ولكنك جعلت الأمور أسوأ |
| Sadece hoş kal demek istedim. Kardeşime yardım etmeye çalıştığını biliyorum. | Open Subtitles | وددت توديعك فحسب، أعلم أنك حاولت مساعدة أخي. |
| Ayrıca ajanımıza yardım etmeye çalıştığını biliyoruz. | Open Subtitles | ونعرف ايضاً انك حاولت مساعدة عميلنا. |
| Ortağınızın size yardım etmeye çalıştığını da anlıyorum. | Open Subtitles | و أتفهم ان شريكك يحاول مساعدتك |
| Ona yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama çok geçti artık. | Open Subtitles | أعلم أنك كنت تحاول مساعدتها ولكن كان ذلك متأخر جدًا |
| yardım etmeye çalıştığını biliyorum, | Open Subtitles | اعرف انكِ تريدين المساعدة |