Babacım bu zor zamanlarında ailemize yardımcı olmak için bir şeyler topladım | Open Subtitles | لقد جمعت بعض الاشياء لمساعدة . هذه العائلة في هذه الفترة الحرجة |
İşte gerçek tanımı: Karalama yapmak düşünmene yardımcı olmak için ihtiyari çizgiler yapmak demek. | TED | هذا تعريفي الحقيقي : الخربشة هي في الحقيقة صنع علامات عفوية لمساعدة نفسك على التفكير. |
Müşteri getirtmeye yardımcı olmak için, benden onun Denizkızı gösterisini çekmemi istedi. | Open Subtitles | أرادني أن أصور عرض حورية البحر الخاص به للمساعدة في جلب الزبائن |
Bu yüzden yapmaya karar verdiğimiz şey, bizden daha fazla bilen ortaklarla beraber kendimize zor soruları sormaktı. Çocukların yaşamlarını iyileştirmeye yardımcı olmak için işimizin ötesinde neler yapabiliriz? | TED | لذا ما قررنا القيام به كان التالي، سوف نبحث ونسأل أنفسنا الأسئلة الصعبة مع شركاء يعرفون أكثر مما نعرف، ما الذي يمكننا القيام به لنتعدى ما وراء شركتنا للمساعدة على تحسين حياة الأطفال؟ |
Bu bir gelecek Whitelighter yardımcı olmak için dışı beni gönderme, riskliydi. | Open Subtitles | . لقد كان هناك مخاطرة ، إرسالي لأساعد مرشد أبيض جديد |
Ehliyetinin iade edilmesini kutlamaya yardımcı olmak için biraz yeniledim. | Open Subtitles | بعض التعديلات كي يكون بوسعك الإحتفال باسترجاع رخصة القيادة |
Sadece benim sahip olduğum çok önemli bir bilgiyi vererek sana kocamla kardeşimi öldüren adamı öldürmekte yardımcı olmak için. | Open Subtitles | لأساعدكم في قتل الرجل الذي قتل زوجي و أخي وذلك بتقديم معلومات مهمة جداً لا يعرفها غيري |
Bu yüzden kurtadam özelliklerini bastırmaya yardımcı olmak için bir tedavi geliştirdim. | Open Subtitles | لذا ابتكرت معالجة تساعد على قمع خصائصي كمذؤوبة. |
Bir veya iki gün içerisinde geçer. Uyumasına yardımcı olmak için o'na ilaç verdim. | Open Subtitles | ستزول خلال يوم أو يومان سأعطيه شيئاً ليساعده على النوم |
Ben okuluma yardımcı olmak için şehir merkezinde, bir barda çalışıyordum. | Open Subtitles | كُنتُ أعمل بتلك الحانة في منتصف المدينة من اجل دفع أجور المدرسة |
Çocuklarımızın duygu kontrolüne yardımcı olmak için yaptığımız ikinci şey ise yardım almaktı. | TED | الشيء الثاني الذي فعلناه لمساعدة أطفالنا على إدارة انفعالاتهم كان استخدامنا للنفوذ. |
Çoğu geliştirici gibi ben de sık sık çevrim içi teknoloji forumlarına katılıp başkalarına yardımcı olmak için bildiklerimi paylaşırım. | TED | كمعظم المطورين، عادة ما أنضم لمنتديات تكنولوجية عبر الانترنت وأشارك معرفتي لمساعدة الآخرين. |
İnsanlara geçim kaynaklarını çeşitlendirmelerine... ...yardımcı olmak için bir kooperatif oluşturdu. | TED | قام بإنشاء جمعية تعاونية لمساعدة الناس على تنويع مصادر رزقهم. |
Benim bahsettiğim şey travma geçiren insanlara yardımcı olmak için geçici ölümü kullanmak. | TED | إنني أتحدث عن استخدام تعليق الحركة لمساعدة الناس في حالات الإصابات. |
Adalete yardımcı olmak için elinizden geleni yaptığınızı biliyorum ama oturursanız daha çok yardımcı olursunuz. | Open Subtitles | أعلم أنكِ تبذلين وسعكِ لمساعدة الشرطة لكنكِ ستسدينهم خدمة لو تنحَّيتِ |
Tok'ra'yı Tollana'ya çağıracağız, Goa'uld Klorel'in çıkarılmasına yardımcı olmak için. | Open Subtitles | سنستدعى توكارا للقدوم إلى تولان للمساعدة في إزالة الجوؤولد كلوريل |
Bizi etkilerinden korumaya yardımcı olmak için Aurora'yı sürekli gözlüyorlar. | Open Subtitles | لا ينفكّون عن مراقبة الشفق للمساعدة في حمايتنا من آثارها |
Alan uzmanları ve astrofizikçiler arasındaki bu iş birliği insanların hayat kalitesini iyileştirmesine yardımcı olmak için dönüşümsel çözümler yarattı. | TED | وقد خلق هذا التعاون بين خبراء المجال وعلماء الفيزياء الفلكية حلولًا تحويلية للمساعدة على تحسين جودة مستوى المعيشة للناس. |
Belki de bu standartları yükseltmeye yardımcı olmak için kurumların vergi teşvikleri bile ileri görüşlü bir hükûmetin desteklediği en iyi sağlık şirket politikaları ve girişimleri en önemli ayağın yardımı olmadan çok önemli olmayacaktır. | TED | لا أعرف، ربما حتى برامج الحوافز الضريبية للشركات للمساعدة على رفع هذه المعايير، ولكنّ أفضل سياسات ومبادرات العافية المدعومة من التخطيط المستقبلي للحكومة لن تهمّ كثيراً دون مساعدة أهم الركائز. |
Bu olayı çözmeye yardımcı olmak için uzmanlığımı kullanmanın doğru olacağını düşündüm. | Open Subtitles | لقد شعرتُ أن الصواب هو أن أستخدم خبرتي لأساعد بحل الجريمة |
Ehliyetinin iade edilmesini kutlamaya yardımcı olmak için biraz yeniledim. | Open Subtitles | بعض التعديلات كي يكون بوسعك الإحتفال باسترجاع رخصة القيادة |
Belki de yardımcı olmak için, burada neden ben olduğunu. | Open Subtitles | ربما هذا سبب وجودى هنا ، لأساعدكم |
Yayılmamıza yardımcı olmak için yapıyorsun. | Open Subtitles | ...أنت تفعل ذلك فقط لـِ تساعد على الترويج لنا |
Bir veya iki gün içerisinde geçer. Uyumasına yardımcı olmak için o'na ilaç verdim. | Open Subtitles | ستزول خلال يوم أو يومان سأعطيه شيئاً ليساعده على النوم |
Ben okuluma yardımcı olmak için şehir merkezinde, bir barda çalışıyordum. | Open Subtitles | كُنتُ أعمل بتلك الحانة في منتصف المدينة من اجل دفع أجور المدرسة |
Liman Koyu Kasabı Soruşturması'na yardımcı olmak için LaGuerta'yı ikna ettim. | Open Subtitles | أقنعتُها بالسماح لي بمساعدتها في التحقيق في قضيّة (سفّاح مرفأ الخليج)... |
Sana yardımcı olmak için uydurdum bunu. | Open Subtitles | لقد إفتعلت كل هذا لأساعدكِ فحسب |
Biz sadece silikonlarını seçmesine yardımcı olmak için burdayız. | Open Subtitles | نحن هنا فقط لمساعدتها على اختيار الغرسة. |
Durumuyla ve başaramayacağı şeyle baş edebilmesine yardımcı olmak için getirildiğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أتعلم, لقد تم إحضاري لأساعده في التأقلم مع حالته |
Müzelerde bu ön yargıyla savaşmaya yardımcı olmak için bir hareket başladı. | TED | لقد نشأت حركة من المتاحف نفسها لتساعد على مكافحة هذا التحيّز. |