Onlar tepki verene ya da yasayı değiştirene dek devam edeceğiz. | Open Subtitles | و سوف نستمر في اثارة مشاعرهم حتى يستجيبوا أو يغيروا القانون |
Araştır istersen, 10 yıl önce falan değiştirdiler o yasayı. | Open Subtitles | إبحث عن ذلك، لقد تم تغيير القانون قبل 10 سنوات |
Dutch. yasayı bir bükmek var, bir de kırmak var. | Open Subtitles | دوتش هناك شيء أسمه الالتفاف حول القانون وبعدها خرق القانون |
Texas bir muhbir beyanıyla dava açılabilmesine olanak sağlayan yasayı değiştirdi. | Open Subtitles | تكساس غيرت قانون: أن تكون أقوال مخبر واحد تكفي لتوجيه الإتهام |
Dinle sayabildiğim kadarıyla az önce 1 0 Federal yasayı çiğnediniz. | Open Subtitles | أنا مضطرب ، أنتم كسرتم حوالي عشر قوانين إتحادية هناك |
Sana yardım etmek için yasayı çiğnedim, farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | لقد خالفت القوانين كي أساعدك أنتِ تعرفين ذلك، أليس كذلك؟ |
yasayı protesto etmek için barış içinde caddelerde ilerledi. | TED | وقاموا بمسيرة سلمية للاحتجاج على القانون. |
farklı tür araba sürücülerinin yasayı daha az veya çok çiğnemeye eğilimli olmalarını inceledik. | TED | ليس فقط أي سيارات، ولكن ما إذا كان السائقين لانواع مختلفة من السيارات أكثر أو أقل ميلاناً لمخالفة القانون. |
Pahalı olmayan arabalar kategorimizdeki hiçbir araba yasayı çiğnemedi. | TED | ولا واحدة من السيارات، ولا واحدة من السيارات في الفئة الأقل ثمناً خرقت القانون. |
Fransa'da Coulomb aynı yasayı elektrik yükleri için buldu. | TED | كولوم، في فرنسا، أخترع نفس القانون للتيارات الكهربية. |
Fakat bu güçlü muhalefete rağmen son Avrupa Parlamentosu oylamasında temsilcilerin üçte ikisi bu yasayı destekledi. | TED | لكن وعلى الرغم من هذه المعارضة القويّة، فثلثيّ أصوات البرلمان الأوربي في آخر جلسة كانت مؤيّدةً لمشروع هذا القانون. |
Bir avukat olarak söylemeliyim ki, bu insanlar yasayı, ve yerleşik kararları icat ediyorlar. | TED | وكمحامي، أن هؤلاء الناس يصنعون القانون وبلزوم ما سبق تقريره وأشياء من هذا القبيل طوال مسيرتهم. |
yasayı çiğnemek istemeyiz. Onunla ilgilenirim. - İyi geceler. | Open Subtitles | لا نريدك أن تخرقى القانون سأعتنى بها ما المشكلة تشارلى؟ |
yasayı uygulamana yardım edeceğim. Ama onları kendi yöntemimizle cezalandıracağız. | Open Subtitles | سوف اساعدك على الحفاظ على قانونك، ولكننا سنقوم بمعاقبة منتهكي القانون لدينا بطريقتنا الخاصة |
Belki yasayı bilmiyorlardır | Open Subtitles | لَرُبَّمَا هم لا يَعْرفونَ ما هو القانون |
Bu yasayı yürürlüğe sokuyorum. Selah. Mahkemeye de beş dakika ara veriyorum. | Open Subtitles | أنا أعلن هذا القانون القانونى الآن سيلا , أعلن عطلة فى هذا دوربار |
Devlet, vatandaşın ayrıcalıklarını ve dokunulmazlıklarını kısıtlayacak hiçbir yasayı zorla kabul ettiremez. | Open Subtitles | ليس بإمكان الولاية أن تفرض أي قانون يحدّ امتيازات أو حقوق المواطن. |
Ve ondan bir hafta sonra, Başkan Obama yasayı imzaladı. | TED | وبعدها بأسبوع، وقع الرئيس أوباما على تمريره إلى قانون. |
Size cumartesi akşamları ne dolaplar çevirdiğimi sadece söylesem bile altı tane yasayı falan çiğniyor olurdum. | Open Subtitles | سأكون قد خرقت حوالي ستة قوانين إن أخبرت كيف أمضي ليلة السبت |
Bu işin bir parçası olmaktan gurur duydum ve bu yasayı değiştirdi ve milyonlarca doları yerel topluluklara aktardı. | TED | شعرت بالفخر لكوني جزء من ذالك لقد غير ايضا القوانين و قام بضخ ملاين الدولارات الى المجتمحات المحلية |
Acele et, Burada 30 önemli yasayı ihlal ediyorum. | Open Subtitles | هلاّ أسرعت؟ إنني أخترق حوالي ثلاثون قانوناً رئيسيّاً هنا. |
Ve saçma bir yasayı imzalayıp Washington'a dengeli olduğumuzu ve uzun vadeli düşündüğümüzü kanıtlayabileceksek o zaman ben varım. | Open Subtitles | وان كان توقيعنا علي بعض التشريعات يبعث برسالة الي واشنطن اننا في حالة اتزان اننا في ذلك لمدي طويل |
Amerikalı vatandaşlarım, bugün Rusya'yı sonsuza dek yasaklayacak yasayı imzaladığımı söylemekten zevk duyuyorum. | Open Subtitles | زملائي الأمريكيون يسعدني أن أخبركم اليوم بأنِّي قد وقَّعت على تشريع |
Beğen veya beğenme, şu anda düşmana ait topraklarda yasayı temsil ediyorum. | Open Subtitles | شئتُ أم أبيتُ، أَنا تحت طائلة القانونَ في هذه البلادِ. |