Elimizdeki kontratı sosyal bilinçli yatırımcılardan para toplamak için kullanıyoruz. | TED | نستخدم العقد لجمع المال من المستثمرين بدافع اجتماعيا. |
Bu dolandırıcıların, savunmasız yatırımcılardan çalmasına izin veriyor. | TED | وقد سمح للمحتالين لمراوغة المستثمرين المسالمين الضعفاء. |
O zamandan beri şirketler, her türlü işe destek bulmak için istekli yatırımcılardan fon sağlıyorlar. | TED | منذ ذلك الحين قامت الشركات بجمع التمويلات من المستثمرين الراغبين لدعم كل أنواع استثماراتهم. |
yatırımcılardan onu öldürttüğüne, bizimkini de onun için tuttuklarına inanıyoruz. | Open Subtitles | خسر أموال مستثمريه. نعتقدُ أنّ أحدهم قتله، أوّ عيّن شخصًا ليتمّ القتل. |
Aslında Catskills'de, yatırımcılardan birinin adını kullanarak bir mülk satın alabilme olasılığına bakıyoruz. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك نتحرّي إمكانية بأنّه إشترى بعض الملكية "في "كاتكيل تحت اسم أحد مستثمريه |
Bir emekli kuvvet komutanı, iki vali büyük yatırımcılardan birkaçı ve bir bakan. | Open Subtitles | البعض منهم من كبار المستثمرين ووزير مجلس الوزراء |
Özel yatırımcılardan birine şirketin bir kısmını alıp ikizlerin hisselerini azaltmak için hisse senedi önerdik ama yönetim kurulu engel oldu. | Open Subtitles | عرضنا أسهما على بعض المستثمرين ليشتروا جزءًا من الشركة ويقللوا ملكية التوأم، لكننا وصلنا لطريق مسدود مع مجلس الإدارة. |
Hayır, bir kısmını bankalardan, yatırımcılardan temin ediyorum. | Open Subtitles | اخذ بعضهم من البنوك و المستثمرين |
Bizim yatırımcılardan biri değil. Bu kadarını biliyorum. | Open Subtitles | لم يكن أحد المستثمرين هذا أنا واثق منه |
Fiyatlarda biraz düşüş yaşandı ve yeni yatırımcılardan daha fazla para aldılar. | Open Subtitles | وكملوه بأموال المستثمرين الجدد |
Şirketi kısımlara ayırırken Steven Horowitz'i öldürenin yatırımcılardan biri olduğunu varsaymıştık. | Open Subtitles | عندما غادرنا الشركة، كنا نفترض أن (ستيفن هورويتز) قد قتل عن طريق واحد من مستثمريه |