Fakat anne ve yavrusunu beklemek, sürünün hayatını tehlikeye atabilir. | Open Subtitles | و لكنهم قد يكونوا معرضين لخطر داهم إن انتظروا الأم و صغيرها |
Anne balina güneyde çok daha zengin suların varlığını biliyor ve yavrusunu bu tehlikeli sulardan uzaklaştırmak istiyor. | Open Subtitles | تعلم الأم إن هناك مناطق أفضل من هذه في الجنوب مليئة بالطعام فتستحث صغيرها للإسراع من هذه المياه الخطيرة |
Nefes alabilmesi için yavrusunu yeniden yüzeye doğru itmeye çalışıyor. | Open Subtitles | وتحاول بهوس أن تدفع عجلها للأعلى لكي يستطيع التنفس. |
Ve pek çok anne gibi o da yavrusunu koruyor. | Open Subtitles | ,ومثل كثير من الأمهات إنها تقوم بحراسة صغارها |
Bir anne bir yılın sonunda nihayet yavrusunu doğuruyor. | Open Subtitles | بعد حمل جروها لعام بوسع هذه الأمّ أن تلد أخيراً |
BaşarıIı bir şekilde yavrusunu yetiştirmek için sürüyü kendi sürüsüymüş gibi kabullenmeli. | Open Subtitles | لكي تُبقي شبلها بأمان عليها أن تقبل بأن هذه الزمرة هي زمرتها. |
Bu minik zehirli ok kurbağası, yavrusunu sırtında taşıyor. | Open Subtitles | هذا ضفدع سـهم السـمّ الصغير فهو يحمل أحد صغاره على ظهره |
Bu ebeveyn yavrusunu geri tırmanması için teşvik ediyor. | Open Subtitles | تشجّع هذه الأم فرخها ليصعد مجدداً للأمان. |
Bir süredir beş yavrusunu emzirmekle meşguldü. | Open Subtitles | لقد ظلّت مشغولة بإرضاع جراءها الخمسة، |
Haftalarını yavruları için harcayan küçük, fedakâr bir kurbağa ya da yavrusunu büyütmek için 8 senesini harcayan bir orangutan. | Open Subtitles | من ضفدعة صغيرة تتفانى أسابيعاً لشراغيفها القليلة العزيزة إلى إنسان الغاب الذي يقضي ثمانية أعوام مربّية صغيرها |
Ve her anne yavrusunu yaşamın başladığı yerde seçmelidir. | Open Subtitles | ويجب أن تختار كل أم موضع بداية حياة صغيرها. |
En sevdiğim balina, anne balina Wilma çünkü çok nazik bir anne ve yavrusunu seviyor ve koruyor. | Open Subtitles | حوتي المفضل هو الأم الأنثى ويلما لأنها أم لطيفة تحب صغيرها وتعتني به |
Kargaşada, annelerden biri yavrusunu kaybetti. | Open Subtitles | في ذروة التدافع، فقدت إحدى الأمهات عجلها. |
Ama anne içgüdüleri o kadar güçlü ki kaybolan yavrusunu aramak için günlerce burada kalacak. | Open Subtitles | لكن غريزتها الأمومية قوية جداً، ستبقى للبحث عن عجلها المفقود لأيام. |
Genç anne yavrusunu devam etmesi için cesaretlendirmeye çalışıyor ama hala uzun bir yol var ve yavru çoktan susamaya başladı. | Open Subtitles | تحُث الأم الشاّبة عجلها للمضي قُدماً، لكن ما يزال هنالك مسير طويل لقطعه، والعجل قد أصابه الجفاف من الآن. |
Kutup ayılarının günlük mönüsünün çoğunu foklar oluşturur ve onları bulmak için yavrusunu er ya da geç dış dünyaya çıkarmalı. | Open Subtitles | تصنع الفقمات معظم وجباتهم ولتجدهم الأمّ، فعليها أن تقود صغارها للخارج على الثلج للمرّة الأولى |
Fil ailesi aylar süren çetin bir yolculuğun sonunda bir yavrusunu kaybetti. | Open Subtitles | بعد شهور من التنقل العسير فقدت هذه العائلة إحدى صغارها |
Anne bu bölgenin tehlikeli olduğuna karar veriyor ve yavrusunu başka bir yere götürüyor. | Open Subtitles | تقرر الأم بأن هذا المكان من الحي خطير وتنقل صغارها إلى مسكن جديد |
Bir anne yavrusunu can havliyle boradan kurtarmaya çabalıyor. | Open Subtitles | في لحظة يأس، تحاول أمّ سحب جروها بعيداً |
Bu anne artık yavrusunu kurtaramaz. | Open Subtitles | ما كان بوسع هذه الأم شيء لتنقذ جروها |
Görüyorsun Crickett, sanki anne aslanın yavrusunu koruması gibi tüm bunlar tamamen yanlış anlaşılmadan kaynaklandı. | Open Subtitles | اترين، كريكت، لقد كَانَ سوء فهم كبير هي كَانتْ مثل أم الأسد في حِماية شبلها |
Bir annenin zayıflığından yararlanıp avlanarak. Guguk kuşu kendi yavrusunu yetiştirmeyecek kadar zekidir. | Open Subtitles | يستغل ضعف الأم، فطائر (الوقواق) حادُّ الذكاء، لذا لا يُربي صغاره |
Anne, yavrusunu ilk kez görüyor. | Open Subtitles | الأم ، تُغذي فرخها للمرة الأولى. |
O, beş yavrusunu emzirmekle çok meşguldü. | Open Subtitles | لقد ظلّت مشغولة بإرضاع جراءها الخمسة، |