- Akşam yemeğinde hiçbir şey yemedi. - Bugünlerde hepimizde ümitsizlik var. | Open Subtitles | ـلم تأكل أي شئ على العشاء ـ أننا كلنا مهجورون هذه الأيام |
Büyük baloda, kraliçe ile birlikte gireceksin ama devlet yemeğinde eşlik edilmeden gireceksin. | Open Subtitles | في الإحتفالات الكبيرة .. تدخلين برفقة الملكة ولكن في حفلات العشاء بالإمارة .. |
Büyük baloda, kraliçe ile birlikte gireceksin ama devlet yemeğinde eşlik edilmeden gireceksin. | Open Subtitles | في الإحتفالات الكبيرة .. تدخلين برفقة الملكة ولكن في حفلات العشاء بالإمارة .. |
Ben ise, sadece çiftlerin olduğu bir akşam yemeğinde takılmıştım. | Open Subtitles | بالنسبة لي فقد علقت في حفل عشاء مخصص للثنائيين فقط |
Anahtar bir tek kocamda bulunur ve, korkarım ki şu an öğle yemeğinde. | Open Subtitles | زوجي هو الوحيد الذي معة المفتاح و اخشي انة بالخارج الان لتناول الغداء |
Akşam yemeğinde yarın öğlen yemeğine çıkar ve babana doğumgünü hediyesi alırız demiştin. | Open Subtitles | العشاء أنت قلت أننا سنخرج للغذاء غدا و سنشتري هدية عيد ميلاد والدك |
Akşam yemeğinde yarın öğlen yemeğine çıkar ve babana doğumgünü hediyesi alırız demiştin. | Open Subtitles | العشاء أنت قلت أننا سنخرج للغذاء غدا و سنشتري هدية عيد ميلاد والدك |
Sana akşam yemeğinde bu işi yapmamanı kaç kere söyledim? | Open Subtitles | كم مره أخبرتك لا داعي من فعل ذلك وقت العشاء |
Yani kurt adama dönüşecek ve akşam yemeğinde beni yiyeceksin. | Open Subtitles | إذن ، إذن أنت ستتحول إلي ذئب وتتناولني علي العشاء. |
Eğer daha fazla yalvarsaydım, akşam yemeğinde bana katılır mıydın? | Open Subtitles | لو حاولت التوسل أكثر، هل تنضمين لي على العشاء الليلة؟ |
Akşam yemeğinde, babam olduğuna dair çok mantıklı şeyler söyledin. | Open Subtitles | قرّر. أثناء العشاء لقد جعلتَ من الأمر وكأنّ أبي القاتل. |
Tam şu anda, büyük ihtimalle akşam yemeğinde biftek ısmarlamayacağınıza karar vermek için kullamakta olduğunuz bölge. | TED | إنه المكان الذي تتخذون فيه قراراتكم الآن من المحتمل أنكم لن تطلبوا شريحة لحم على العشاء. |
Aile yemeğinde bir sandalyenin boş olması gibi bir şey bu. | TED | إنه كفرد من العائلة مفقود في العشاء العائلي. |
Özür dilerim, ama bir akşam yemeğinde nasıl olabileceğimi bilemiyorum. | Open Subtitles | لا ادري ماذا كنت سافعل ان كنت في حفلة عشاء |
Öğrencin olmadığım bir gün, belki bir akşam yemeğinde arayı kapatırız. | Open Subtitles | ماذا عن، حينما ،لا أصبح متدربتك قد نتقابل خلال كل عشاء |
Ben de, nasıl denir, seni öğle yemeğinde öldürmekle suçlu? | Open Subtitles | و أنا قد اكون, كيف تقولينها.. مذنبة بقتلك خلال الغداء. |
Öğle yemeğinde beni çok pahalı bir yere yemeğe götürdü. | Open Subtitles | و لقد أصطحبتني بالخارج لتناول الغداء حقاً في مطعماً غالي |
Eminim akşam yemeğinde buluştuğumuzda birbirimize daha çok değer vereceğiz. | Open Subtitles | متأكدة أننا سنقدر أحدانا الآخر بوقت التقائنا للعشاء |
Pazartesi öğle yemeğinde dairenin ne zaman boş olduğunu öğreneceğim. | Open Subtitles | عند وجبة الغداء يوم الأحد سأعلم متى ستكون الشقة فارغة |
Bugün öğle yemeğinde bana katıImayı istersen, masamda sana boş bir sandalye ayarlayabilirim. | Open Subtitles | اذا لذا كنتي مهتمة بالانضمام الي الغذاء معي.. يمكنني ان احجز مقعد فارغ.. |
Bir kuruluşun öğle yemeğinde toplum içinde özür dileme imkânına sahip olmuştu. | TED | وقد أتيحت له فرصة للإعتذار بشكل علني في مأدبة غداء للمؤسسة. |
Neden insanlar akşam yemeğinde sos yemiyor? Neden sadece aperatif olarak görülüyor? | Open Subtitles | لماذا لا يتناول الناس المغمس على العشاء؟ |
Tüm gün yönetim kurulu toplantısındayım ama akşam yemeğinde görüşürüz. | Open Subtitles | لديّ اجتماع بمجلس الإدارة طوال اليوم، أراك بالعشاء |
Bunlar iyi mi sence? Yani, akşamüstü ve gece yarısı yemeğinde giyilir mi? | Open Subtitles | هل تظن بانه يتماشى انا اعني بالنسبة لعشاء مبكر و اخر متأخر |
Ama o gece akşam yemeğinde babam bana bakıyordu. | Open Subtitles | لكن ذلك الليلِ في العشاءِ أحسستُ أبي يَحْديق عليّ، يُحدّقُ كثيرا لي. |
Elektrikli sandalyeye oturacaksan sana son yemeğinde dilediğin her şeyi verirler, değil mi? | Open Subtitles | يتوجب عليهم إعطائك ما تريد لوجبة طعامك الأخيرة، صحيح؟ أظن ذلك |