İkram servisi. Özel partilere yemek yapmak ikram servisi değil. | Open Subtitles | ـ أنه طبخ صعب ـ الطبخ لحفلات خاصة ليس كذلك |
Bak, yemek yapmak, kokuyu ve tadı denklemektir. Yemek bir büyüdür. | Open Subtitles | أنظري، الطبخ يتعلق بالتوازن بين الذوق والشم |
Hele de yemek yapmak gibi işlerde bir yardımcısı varsa. | Open Subtitles | يمكن ان تكون معه امرأة تساعده في تحضير الطعام وشؤون أخرى |
Daha düşünyorum. yemek yapmak benim tutkum. | Open Subtitles | إنني أفكر في ذلك الطهي عاطفتي |
Gerçekten senin için yemek yapmak istemiştim ama buna razı olacaksın. | Open Subtitles | أردت حقاً أن أطبخ لك العشاء، لكن هذا ما تحصل عليه. |
Çakırkeyif baban arkamdan yiyecek kapmaya, çalışmadan yemek yapmak garip olacak | Open Subtitles | سيكون من الغريب أن أطهو في غياب والدك الثمل وهو يمسك بي من الخلف |
Hem yemek yapmak için çok sıcak hava. Peter, üst kat nasıl? | Open Subtitles | يا إلهي، حسناً الجو حار ولا يستحمل حرارة الطبخ بيتر، ماهي أوضاع الطابق العلوي |
yemek yapmak ve AIDS işi iyi ama "Benimkini Boya"? | Open Subtitles | و الطبخ و مرض نقص المناعة جيد لكن "قم بتلويني"؟ |
yemek yapmak, kitap okumak filan gibi şeylerden hoşlanır mı? | Open Subtitles | لا بد أنها تفضل شيئا آخر مثل الطبخ أو الكتب أو أي شيء ما؟ |
yemek yapmak iyi olduğum alanlardan biri değil. | Open Subtitles | وتبدأي فى التقطيع تحضير الطعام لم يكن أبداً نقطة قوتي |
Yapmayacağınız tek iş yemek yapmak. | Open Subtitles | عملكم الوحيد هنا هو تحضير الطعام |
Daha düşünyorum. yemek yapmak benim tutkum. | Open Subtitles | إنني أفكر في ذلك الطهي عاطفتي |
- Hayır, aslında bu akşam yemek yapmak istiyorum. | Open Subtitles | كلا، في الحقيقة، أودّ أن أطبخ الليلة |
Burada çalışmayı istedim, çünkü seninle yemek yapmak bir onur ama istendiğim başka bir yerde çalışmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أريد العمل هنا لأنه شرف لي أن أطهو معك لكنني أفضل العمل بمكان حيث يكون مرحباً بي |
Benim evime gidelim. Sana yemek yapmak istiyorum. | Open Subtitles | لنذهب إلى منزلي أود إعداد الطعام لك |
Enteresan. yemek yapmak istiyorsun ama robot olduğun için hiç tat alma duyun yok. | Open Subtitles | هذا مثير, تريد أن تطبخ لكن كآلي ليس لديك حاسة التذوق |
Biliyorum vejetaryensin ama bir gün bir erkeğe yemek yapmak durumunda kalabilirsin. | Open Subtitles | أعرف أنك نباتيه ولكن من الممكن في يوم من الأيام أن تطبخي لرجل ما, لا احد يعرف. |
Tamam, dışarıdan bir şeyler alabilirim. yemek yapmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | بالطبع، و قد أحضر معي طعاما و لن تضطري للطبخ |
Aileme yemek yapmak için her gün algoritma kullanırım. | TED | أستخدمُ الخوارزميات كل يوم لأصنع وجبة غذائية لأسرتي. |
yemek yapmak kızların işiydi, erkeklerin değil, ya da Hasbro'nun ilettiği mesaj bu şekildeydi. | TED | الفتيات تطهو لكن الفتيان لا يفعلوا ذلك او هكذا كانت رسالة هاسبرو |
Hemen eve gitmek ve büyük yakışıklı bir adama yemek yapmak istiyorum ve çocukları küvete koymak, biftek pişirmek, dondurma yapmak ve gecenin ne getireceğini düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد الاسراع الى منزلي، اعداد العشاء لرجل كبير وسيم ووضع الاطفال في البانيو شواء اللحم وعمل الايسكريم والتفكير.. |