Son olarak, maddeye, kütlesi ve dönüşü vasıtasıyla etkiyen Yerçekimi gücü vardır. | TED | وأخيرا هناك قوى الجاذبية والتي تأثر على المادة من خلال كتلتها ودورانها. |
Sen ve Süpermen uzay istasyonunda eski Sıfır Yerçekimi Kulübüne katıldınız, değil mi? | Open Subtitles | انتي وسوبرمان اجتمعتما في نادي انعدام الجاذبية. فوق على محطة الفضاء, أليس كذلك؟ |
Rüzgar ve Yerçekimi sabit, geriye sadece yüzey alanı kalıyor. | Open Subtitles | بما أن الجاذبية والرياح ثابتان فلا يبقى إلا الواجهة السطحية |
Bir elmanın düşüşünden esinlenerek, Isaac Newton'un ortaya koyduğu Yerçekimi genel kanununun üzerinden | Open Subtitles | إنها أكثر من 300 عام منذ أن أتى ايزاك نيوتن بالقانون العالمى للجاذبية, |
Yani, adeta orada öyle durup derin düşüncelere dalmışken, daldan bir elma düşüyor ve birden Yerçekimi teorisini akıl ediyorsunuz. | TED | تعلمون ، بينما أنت جالس هناك تفكّر تفكيرا عميقا، تسقط التفاحة من الشجرة، وتكتشف نظريّة الجاذبيّة. |
Yerçekimi; yerçekimsel alanın çaprazına eşit olarak dağılmış kütlesiz taneciklerden oluşmuştur. | Open Subtitles | الجاذبية مصنوعة من جزيئات معدومة الكتلة موزّعة بالتساوي حول الحقل الجذبي |
Bir Yerçekimi kuyusuna yakınsın. Nerede olacaklarını bilmenin yolu yok. | Open Subtitles | أنت قرب حافة ابار الجاذبية لا مجال لمعرفة أين سيكونوا |
Genç Isaac Newton'un ilk kez kapsamlı Yerçekimi teorisini çözdüğü o dahiyane an. | Open Subtitles | تلك اللحظة العبقرية التي نجح خلالها الشاب اسحق نيوتن في اكتشاف نظرية الجاذبية |
Evreni bir arada tutan şeyin Yerçekimi olduğuna dair muazzam çalışması 1687'de yayımlandı. | Open Subtitles | لقد قام بنشر أفكاره العظيمة حول ربط الجاذبية للكون سويا في عام 1687 |
Fakat Yerçekimi aynı zamanda sistemdeki bazı yabancı evrenleri kasıp kavurur. | Open Subtitles | لكن الجاذبية أيضاً تقيم بعضاً من أكثر العوالم غرابة في الكون، |
Öyleyse aynı anda düşüş ile çok değişik bir... Yerçekimi deneyimi yaşamak mümkündür. | Open Subtitles | لذا فمن الممكن, وذلك بمجرد الوقوع، الحصول على تجربة مختلفة جداً من الجاذبية. |
Sıfır Yerçekimi sorunuyla ilgilenmeleri için Gliead Dam'e gönderilen adamların desteğe ihtiyaçları var. | Open Subtitles | الرجال الذين ارسلوا الى سد جليلد للتعامل مع انعدام الجاذبية يحتاجون الى دعم |
İlk birkaç saniye içinde enerji farklı parçalara bölünüyor elektromaynetizma ve Yerçekimi bunlardan bazıları. | TED | في غضون الثانية الأولى، تتبعثر الطاقة متوزّعةً على قوىً متمايزة من بينها الكهرومغناطيسية و الجاذبية. |
Daha çok şey olan yerlerde Yerçekimi daha kuvvetli. | TED | تكون قوى الجاذبية أعظم حيث توجد مادّةٌ أكثر. |
Chris kolu eline aldığında, Baxter Yerçekimi denkleştirme moduna giriyor ve ekranda birtakım grafikler görüyoruz. | TED | وعندما يسحبها ينتقل إلى وضع انعدام قوة الجاذبية المعادلة و تظهر الرسومات على الشاشة |
Tüm bunları idare eden Yerçekimi kanunu ya da kuantum mekaniği gibi temel yasaların doğrulunu kabul ediyorlar. | TED | ويفترضون قوانين أساسية تحكمها، مثل قوانين الجاذبية أو ميكانيكا الكم. |
Anti Yerçekimi alanları ve hareket sönümleyiciler modern uzay yolculuğunun anahtarı. | Open Subtitles | حقل مضاد للجاذبية .. وأنظمة القصور الذاتي مفتاح السفر الفضائي الحديث |
Senin bu koltuğa gelmeni engelleyen tek şey, Yerçekimi kanunu. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذى يَشُدُّكِ إلى هذا المقعد الآن هو قانون الجاذبيّة. |
Göktaşının Yerçekimi, uzay aracını kendine çeker ve zaten aracın da birkaç tonluk kütlesi vardır. | TED | تقوم جاذبية الكويكب بسحب المسبار، وللمسبار كتلة تزن بضعة أطنان. |
Ve Yerçekimi spermin yumurtaya ulaşmasını kolaylaştırıyormuş. | Open Subtitles | تساعد الجاذبيه في تسهيل عملية تلقيح البويضه |
Yerçekimi kuyusuna sıkışmış maddedir. Kara deliğin kendisini göremezsin. | Open Subtitles | أي كان , إنهم عالقين في جاذبيته لايمكنك فعلياً , أن ترى الثقب بحد ذاته |
Böylece, Yerçekimi ve elektromanyetizma ile mukayese edildiğinde, çekirdek kuvvetleri her ne kadar çok küçük ölçeklerde rol oynasalar da, günlük hayatımızı derinden etkilerler. | Open Subtitles | أذاً بالرغم من أن بالمقارنة مع الكهرومغناطيسية والجاذبية القوى النووية التى تتصرف على نطاق ضيق |
Başının üzerinde gerçek gökyüzü ve seni yerde tutan gerçek Yerçekimi varken sana güvenmezler. | Open Subtitles | سماء حقيقية فوق رأسك وجاذبية حقيقية تُثبتك على الأرض لا يثقوا بك |
Yerçekimi beni aşağıya çekecek diye endişeleniyorum. | Open Subtitles | أنا غير مرتاح لإحساسي بالجاذبية تسحبني من على الحافة |
Yerçekimi o kadar yüksek ki kendi saçınız altında bile kalabilirsiniz. | Open Subtitles | إنه كوكب بجاذبية عالية لدرجة أنكم قد تتحطمون بسبب ثقل شعركم |
Uzaya fırlatıldığınızda hissettiğiniz Yerçekimi gücünü oluşturuyor. | Open Subtitles | -انة يحاكي قوة الجازبية -التى تشعري بها عند اطلاقة في الفضاء |