Atakama'da ise son 400 yıldır hiç yağmur yağmadığı bildirilen yerler var. | TED | في أتاكاما، هناك أماكن لم تمطر بشكل متكرر في ال400 سنة الأخيرة. |
İnan bana olmak isteyeceğim çok farklı yerler var. | Open Subtitles | صدّقني، ثمّة أماكن عدّة أحبّذ التواجد فيها. |
Onun içinde, kendisinin bile güvenle gidemediği yerler var. | Open Subtitles | ثمة أماكن في كينونته يعجز عن الوصول" "إليها بأمان |
Bu ülkede, bu ülkenin her şehrinde insanların soyulma dolandırılma, öldürülme korkusu olmadan gidemedikleri yerler var. | Open Subtitles | توجد أماكن في هذه الدولة أمكان في كل المدن حيث لا يمكن للناس الذهاب إليها دون الخوف من أن يتم سلبهم |
Kendini güvende hissedebilecegin baska yerler var. | Open Subtitles | هنالك أماكن أخرى يمكنك أن تشعري فيها بالأمان |
Ancak sulak güneyde bile suyun şaşırtıcı biçimde az bulunabildiği yerler var. | Open Subtitles | و لكن، حتى في الجنوب الممطر هناك مناطق يعتبر الماء نادراً بها بشكل مثير للدهشة |
Seni buradan çıkaracağız. Güvende olacağın yerler var. | Open Subtitles | سوف نخرجك من هنا هناك اماكن سوف تكونين فيها اكثر امنا |
- Gitmem gereken yerler var. - Gidersin. | Open Subtitles | أنا لدي أماكن أريد أن أذهب إليها إذهبي إليها |
Evet, yok ama bir şeyler koyabileceğim yerler var. | Open Subtitles | نعم لا أنا لا احمل، لكني لدي اماكن أستطيع ان استخدمها |
İnan bana, bu dünyada Coalwood'dan çok daha kötü yerler var. | Open Subtitles | صدقنى يا هومر هناك أماكن أسوأ بكثير من كولوود فى العالم |
Ve doğrudur, adada öyle yerler var ki, bir milden daha az mesafede yeni bir dille karşılaşabilirsiniz. | TED | نعم:هناك أماكن على الجزيرة تصادف فيها لغة جديدة في أقل من مسافة ميل. |
Şu anda tüm New York'ta kendinize oturacak bir yer bulabileceğiniz yerler var. | TED | حسنا الآن، في جميع أنحاء مدينة نيويورك، هناك أماكن حيث يمكنك أن تجد مقعدك الخاص. |
Bu dünyada, dünyanın kendisi kadar eski olan yerler var. | Open Subtitles | ثمّة أماكن في العالم تعود .نشأتها لتاريخ خلق الأرض |
Şu anda olmanız gereken daha önemli yerler var Bay Morgan. | Open Subtitles | ثمّة أماكن أهمّ عليك التواجد فيه، سيّد (مورغان) |
Hannibal'ı burada bulamazsın. Burada onun rahatça gidemeyeceği yerler var. | Open Subtitles | لن تعثر على (هانيبال) هنا، ثمة أماكن في هذه الضيعة |
Senin gibilerin içki içebileceği başka yerler var. | Open Subtitles | ثمة أماكن كثيرة يمكن لأمثالك الشرب فبها |
Burada insan eli değmemiş yerler var. 53,000 dönüm bakire toprak... | Open Subtitles | توجد أماكن بالخلف هُنا لم تصل إليها أى قدم بشرية قط 53ألف فدان من البرية البكر |
Bu çok güzel ama böyle şeyleri yapan yerler var zaten. | Open Subtitles | ذلك رائع، لكن هنالك أماكن يفعلون ذلك مسبقاً |
Şimdi, daha yakın zamanda, biri bana, ''Ama hâlâ vahşi yerler var.'' | TED | مؤخراً فقط، أخبرني شخص ما، "أوه، لكن ماتزال هناك مناطق برية." |
Bir kıza kahve ısmarlamak için daha iyi yerler var. | Open Subtitles | هناك اماكن افضل لاصطحاب فتاة لأجل القهوة |
Şimdi kusura bakmazsanız gitmem gereken yerler var. | Open Subtitles | لذا، إذا كنت لا تمانع، لدي أماكن للتواجد بها |
Ama benim gitmem gereken yerler var. | Open Subtitles | لكن ، هيه ، لدي اماكن سوف اذهب اليها |
Mahallemde hiç bir kimsenin aklına gelmediği yerler var. | Open Subtitles | هُناك أماكن في الحي الذي أقطنه لا أحد يفكر بها إطلاقاً. |
Çok daha iyi yerler var. | Open Subtitles | هناك الكثير من أماكن أفضل من هنا. |
- Öncesinde gitmemiz gereken yerler var. | Open Subtitles | هناك بعض الأماكن التي عليّ أن أقصدها أولاً |
Hayır, bayım. Bölgemizde hala sizin görebileceğiniz bakir yerler var. | Open Subtitles | لا ، إنها جمل نستعملها مع الفتيات الريفيات البريئات |
Denizlerde hâlâ çocukken tanıdığım şekliyle bozulmamış yerler var. | TED | ما يزال هناك أماكن في البحار كما البكر عندما تكون طفلة. |