Ama bu yeteneğe sahip olmanın utanılacak bir tarafı yok, değil mi? | Open Subtitles | لكن لا يوجد حرجاً أن يكون لي مثل هذه القدرة , صحيح؟ |
Ke Ming, sen asla beni vuracak yeteneğe sahip olmadın. | Open Subtitles | كي مينغ ، أنت لم يسبق لك القدرة على اصابتي |
Siz ortada hiçbir şey yokken bir şeyler buluyorsunuz bu yeteneğe ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنتما لديكما ميل لإكتشاف الأمور بدون أي معطيات وأنا أحتاج إلى هذه الموهبة |
Hiç kuşkum yok. ama kılıçta çok ender bir yeteneğe sahipsin. | Open Subtitles | ليس عندي شك فى ذلك لديك موهبة نادرة فى المبارزة بالسيف |
Bu oyunda, yeteneğe pek yer yok galiba. | Open Subtitles | يتضح أن المهارة تلعب دوراً صغيراً في هذة اللعبة . صحيح ؟ |
İnsan beyni şekil tanıma anlamında şaşırtıcı bir yeteneğe sahip, hatta bazen bilgisayardan bile daha iyi. | TED | يملكُ الدماغ البشري قدرة مذهلة على إدراك الأنماط، حتى أفضل من الحاسوب أحياناً. |
Buralardaki geç kalmış değişiklikleri yapabilecek yeteneğe sahip olduğunu kanıtlara erdirmiş birisi. | Open Subtitles | شخص أثبت ان لديه القدرة اللازمة لاحداث تغييرات حقيقية في هذا المنصب |
Ama basit bir altyapıyı kuracak yeteneğe ve kaynaklara dahi asla sahip olmamışlardı. | TED | لكنهم لم تكن لديهم القدرة على بناء البنية التحتية الأساسية ولا المصادر. |
Çok çalışırım ve belki iyi de olabilirim ama asıl doğuştan yeteneğe sahip değilim. | TED | قد أستطيع التمرن بجد وقد أكون جيداً، لكني لا أمتلك هذه القدرة الطبيعية. |
Tabii bu, her şeyin kendiliğinden yoluna gireceğini düşünüyoruz demek değil, sadece yoluna koymak için gerekli yeteneğe sahip olduğumuzu düşünüyoruz. | TED | و هذا لا يعني أننا نعتقد بأن الأمور ستتحسن بطريقة سحرية، بل نعتقد بأن لدينا القدرة الفريدة على جعلها كذلك. |
Bu yeteneğe sahip olduğumu farkettiğimde göremediğimiz bu küçük dünyayla deneyler yapmak istediğimi anladım. | TED | عندما اكتشفت هذه الموهبة لدي أردت القيام بتجارب في هذا العالم الذي لا يمكننا رؤيته. |
Babana, ne kadar zamandır bu yeteneğe sahip olduğunu sordum. | Open Subtitles | سَألتُ أَبَّاكَ مُنْذُ مَتَى كَانَ عِنْدَكَ الموهبة |
Doğuştan bu yeteneğe sahip olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قُلتَ بأنّك عِنْدَكَ هذه الموهبة طول حياتك |
Böylesine komik figürler için cesur ve meydan okuyucu bir yeteneğe sahipmiş. | Open Subtitles | كان يمتلك موهبة جريئة في رسم الصور الهزلية |
Özellikle de doğuştan gelen bir yeteneğe sahip değilseniz. | Open Subtitles | خصوصاً إذا لم تكن تمتلك موهبة طبيعية لذلك |
Böyle yeteneğe sahip olmak için bende birşeyler bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أكتشف لو أنى أيضا أمتلك مثل هذه المهارة الخاصّة |
Juni ve ben daha önemli görevler alabilecek yeteneğe sahibiz. | Open Subtitles | جيوني و أنا أكثر قدرة على أخذ مهام أكبر. |
Foster Prentiss, namı- diğer Harika Gizem böyle bir yeteneğe sahip değil. | Open Subtitles | فوستر برينتيس , الغامض المذهل , لا يملك أيا من هذه المهارات |
Üçüncüsü ve belki de en önemlisi; yeteneğe ihtiyacımız var. | TED | وثالثا، وربما يكون الأكثر أهمية، نحتاج إلى المواهب. |
Bu yeteneğe sahip oldum olalı, seçim yapmak zorunda değilim. İşe de, aileme de, çocuklarıma da tam kapasite randıman sağlayabilirim. | Open Subtitles | بهذه القدرات الجديدة، لم يعد عليّ الاختيار يمكنني الاعتناء بالعمل والعائلة والأبناء سويًا |
Sırf bir yeteneğe sahip diye, kendi kanından birinin ihanetine uğramak... | Open Subtitles | أن يتخلى الشخص عن قريب له لأنه يمتلك هبه |
Oh, Doğum günülerin önemi hakkında ve sahip olduğumuz en önemli yeteneğe minnettar olmamız için bize harika bir şans verdiğini hakkında küçük bir konuşma yaptık | Open Subtitles | بالفرصة المثاليه التي نكون فيها ممتنين للهبة الأكثر أهمية، الهبة التي لدينا أمي، مالذي تفعلينه؟ |
Bu yeteneğe bağlı bir şey. | Open Subtitles | الطعام.. أي شيء يتوقف الأمر على مدى براعته فيه |
Herkes Brandon'un korkutucu bir yeteneğe sahip olduğunu biliyordu Bu yüzden Jared onu gruba aldı | Open Subtitles | الكل كان يعلم أن براندن كان موهوباً بشكل رهيب جداً |
Bunun gibi bir yeteneceğe sahip olmak için ölürdüm, herhangi bir yeteneğe de. | Open Subtitles | سأقتل لموهبة كهذا أو أي موهبة |