"yeteneği olan" - ترجمة من تركي إلى عربي

• ذي مهاراتٍ
• لديه المهارة
• لديه القدرة
• ذو مهارات
• ذات مواهب
• مع القدرة
• لديه قدرة
• العظاءات

Lakin bir ortağa ihtiyacım vardı. Müdahale etme yeteneği olan birine.
لكنّي احتجتُ لشريكٍ، لشخصٍ ذي مهاراتٍ لازمةٍ للتدخّلِ.

Müdahale etme yeteneği olan birine.
"ولكنني احتجتُ إلى شريك" "شخصٌ، لديه المهارة للتدخل"

Müdahale etme yeteneği olan birine.
"شخصٌ، لديه المهارة للتدخل"

Burada, bizi serbest bırakabilecek yeteneği olan birisi var mı?
هل هناك أي واحد هنا لديه القدرة على تحريرنا؟

Ve mühendislik yeteneği olan güvenebileceğim, birisine ihtiyacım olacak.
وسأحتاج مساعدًا، شخص ذو مهارات هندسية، شخص أستطيع الوثوق به.

Betsy çok fazla yeteneği olan biriydi.
بيتسي كانت إمرأة ذات مواهب متعددة

Lakin bir ortağa ihtiyacım vardı. Müdahale etme yeteneği olan birine.
{\cH000000\3cH42A0CC} لكنّي احتجتُ لشريكٍ، لشخصٍ ذي مهاراتٍ ليتدخّل.

Lakin bir ortağa ihtiyacım vardı. Müdahale etme yeteneği olan birine.
{\cH000000\3cH42A0CC} لكنّي احتجتُ لشريكٍ، لشخصٍ ذي مهاراتٍ لازمةٍ للتدخّلِ.

Programı aktif hâle geçirme yeteneği olan tek kişinin Falcon olduğunu sanıyordum.
لكني إعتقدت أن الشخص الوحيد الذي لديه القدرة علي تنشيط البرنامج هو الصقر. كيف تمكنت من فعل ذلك وهي وراء القضبان؟

Kaynağı ve yeteneği olan biri ciddi bir şekilde yol göstererek onun menfaatlerine saldırılmasını sağlıyor.
أحدهم ... أحدهم ذو مهارات ومصادر يقود حملة شنيعة

Bir sürü yeteneği olan bir kadındır.
-إنّها امرأة ذات مواهب عديدة .

Tanrı bana kodları ruha çevirebilme yeteneği olan bir kız gönderdi.
يد الله جلبت لي فتاة مع القدرة لتحويل كود في الروح.

Bilmiyorum, Queens sokağında yaşayan kafanın içine girmek gibi esrarengiz bir yeteneği olan biri.
لا أعرف، يعيش في شارع كوين لديه قدرة غريبة على دخول عقلك

Dramatik şeylere yeteneği olan bir sarhoş bile kendini Tanrı olduğuna ikna edebilir.
بإمكانه إقناع نفسه بكونه إلهاً أو ملك العظاءات