Evet, ne yazık ki, tek dürüst olma... yeteneğine sahip olan kişi sensin. | Open Subtitles | وأنا صادق مع نفسي للأسف أنت الشخص الوحيد الذي لديه القدرة ليكون صادقاً |
Anladım ki, fotoğraf haberciliği, kendine özgü bakış açısıyla haberleri duyurma yeteneğine sahip. | TED | وفهمت أن التصوير الوثائقي لديه القدرة على ترجمة الأحداث من وجهة نظرها |
Hayır. Dostlarımızdan tarafsız kalma yeteneğine sahip birini göndermelerini rica ettik. | Open Subtitles | لا طلبنا من أصدقائنا ارسال شخص ما قادر على البقاء محايد |
Mikrotübüllerin büyümesinde görev alıyor ve geçici olarak onlarla eşleşme yeteneğine sahip. | TED | كما انه يتطور مع تطور الميكروتثبول. انه قادر على التموضع الزوجي |
Nedenini bilmiyoruz ama çocuk beyni muazzam bir iyileşme yeteneğine sahip. | Open Subtitles | لا نعرف لماذا, ولكن دماغ الطفل لديه قدرة رائعة من أجل التعافي. |
Bizi maymun parmaklıklarına kapatıyor ama hiçbirimiz onu çağıracak dil yeteneğine sahip değiliz. | Open Subtitles | إنها تدفعنا لحانات قردة لكن لا أحد منا لديه مهارة اللغة ليدعوها إليه |
Tam tersine ikisi de boş boş konuşma yeteneğine sahip. | Open Subtitles | بالعكس، كلاهما لديه موهبة الثرثرة |
Çok azımız tamamen ve acımasız olarak dürüst olma yeteneğine sahip. | TED | قليلون منا لهم القدرة على أن يكونوا صرحاء تماما مع أنفسهم. |
Bir diğer karakter olan Jami de fantastik icatlar yaratma yeteneğine sahip. | TED | شخصية أخرى تسمى جامع لديه القدرة على صنع إبتكارات مذهلة. |
Bu nesne herneyse, kalbi anında durdurma yeteneğine sahip. | Open Subtitles | مهما كان هذا الجهاز، لديه القدرة على ايقاف القلب فجأة |
Bir kerede yalnız bir değil pek çok düşünceye odaklanma yeteneğine sahip. | Open Subtitles | لديه القدرة ليس فقط بالتركيز على فكرة واحدة, بل العديد من الأفكار مرة واحدة. |
Tüm gezegenlerini savunabilme yeteneğine sahip olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | قيل انه لديه القدرة عن الدفاع عن الكوكب بأكملة |
Arkadaşlarından hangisi telekinezi yeteneğine sahip? | Open Subtitles | من من أصدقائك لديه القدرة على التحكم بالأشياء عن بعد |
Cidden Papaz Mike'ın sahte para basımı yeteneğine sahip olduğunu mu düşünüyoruz? | Open Subtitles | هل فعلا نحن نعتقد أن القس مايك لديه القدرة على التزوير؟ |
Çok önemli bir bilimsel başarı ürünü uzun bir mesafe boyunca denizdeki veya havadaki davetsiz bir misafiri fark edebilme yeteneğine sahip. | Open Subtitles | إنه رائع ، إنجاز علمى قادر على إكتشاف دخيل فى البحر أو فى الجو . وعلى مدى بعيد |
Gizlemen, anlama yeteneğine sahip olmadığımı varsaydığını gösterir... yani yaptın demiyorum... | Open Subtitles | بإخفاء الأمر عني تفترضين انني غير قادر على تفهم سبب قيامك بذلك ولا أقول إنك فعلت ذلك أتحدث فرضاً فحسب |
Anlıyorum! Şeytan Meyvesi yeteneğine sahip! | Open Subtitles | يبدو أن لديه قدرة فاكهة الشيطان! |
- Jesse'nin yeteneğine sahip mi peki? | Open Subtitles | هل لديه قدرة (جيسي)؟ |
Bizi maymun parmaklıklarına kapatıyor ama hiçbirimiz onu çağıracak dil yeteneğine sahip değiliz. | Open Subtitles | إنها تدفعنا لحانات قردة لكن لا أحد منا لديه مهارة اللغة ليدعوها إليه |
İnsanları doğru yerlerinden bıçaklama yeteneğine sahip. | Open Subtitles | "لديه موهبة خاصّة في طعن الناس بالطريقة الصحيحة" |
Bu kendi kendine düzenleme yeteneğine sahip karışık sosyal sisteme bir örnektir ve bu çok derin bir anlayıştır. | TED | وهذا مثال لنظام اجتماعي معقد له القدرة على التنظيم الذاتي، وهذه نظرة متعمقة لهذا النظام. |
Zarif, saygın ve avamları ayırt etme yeteneğine sahip. | Open Subtitles | على أناقتها ، كرامتها قدرتها على تمييز الحثالة |
İçe bakış yeteneğine sahip tek canlı türü biziz. | Open Subtitles | نحن الفصيلة الوحيدة القادرة على التدبر الذاتي |