Küçük bir kızı yetiştirmek için güzel bir yer değil mi? | Open Subtitles | إنه موقع مُميز لتربية طفلة صغيرة به ألا تعتقدين ذلك ؟ |
Küçük bir kızı yetiştirmek için güzel bir yer değil mi? | Open Subtitles | إنه موقع مُميز لتربية طفلة صغيرة به ألا تعتقدين ذلك ؟ |
Yani siyahlar ve ispanyol çocuklar fakirlerin yaşadığı bölgede yüksek teknolojili orkideler yetiştirmek için ortaklığa girdiler. | TED | اذن لقد عقد السود و ذوو الاصول الاسبانية شراكة لتربية الاوركيد بتكنولوجيا فائقة داخل وسط المدينة. |
Görünen o ki, pekmez, kenevir yetiştirmek için ortak bir toprak maddesi | Open Subtitles | تبين بأن مادة العسل الأسود من الأضافات الشائعة للتربة المعدة لزراعة القنب |
O kadar gübreyi turp yetiştirmek için kullandığımızı düşünmedin herhalde? | Open Subtitles | لم تعتقد أننا نستخدم كلّ ذلك السماد لزراعة الفجل، صحيح؟ |
Raymond tatlım... çocuk yetiştirmek için,lazım olan tek şey sevgi ve mantıktır. | Open Subtitles | عزيزي رايموند لتربية الأطفال كل ما تحتاجه هو الحب والشعور المتبادل |
Ama adam yetiştirmek için adam olmak lazım. | Open Subtitles | لكن يتطلب رجلاً لتربية رجلاً، أليس كذلك؟ |
Eşim burasının çocuk yetiştirmek için ideal olduğunu söyledi. | Open Subtitles | زوجتي اعتقدت بانه سيكون مكان جيد لتربية الاطفال |
Sen ve kocan, çocuklarınızı yetiştirmek için çok çaba sarf ettiniz. | Open Subtitles | أنتِ و زوجكِ عملتما كدّاً لتربية طفليكما. |
Araştırmalarının sonucunda, 291 bin 570 doların ABD Tarım Bakanlığı'nın bir çocuğu 18 yaşına kadar yetiştirmek için gereken miktar olarak belirlediği ortaya çıkmış. | Open Subtitles | انتهى بحثهم بهذا المبلغ 291,570 دولار إنّه نفس المبلغ الذي كلف وزارة الزراعة لتربية طفل بعمر 18 |
Haklarında araştırma yapabileceğim ufak yerel bir kabileleri var ayrıca bir çocuğu yetiştirmek için oldukça güzel bir yer. | Open Subtitles | هنالك قبائل غير معروفة يمكنني أن أدرسها و هو بلد جميل جداً لتربية طفل |
Bir sonraki nesli yetiştirmek için acele ederken mükemmel bir besin kaynağı. | Open Subtitles | جميع الأطعمة سواء عندما يكونون في عجلةٍ لتربية الجيل القادم |
Dondurucu soğuklar dönmeden yavrularını yetiştirmek için yarışan sumrular durmaksızın avlanıyorlar. | Open Subtitles | يتواصل الصيد على مدار الساعة بينما تُسارع طيور الخرشنة لتربية فراخهم قبل عودة الأجواء المتجمدة |
Boşandıktan sonra çocuklarını yetiştirmek için didinen, fakülteden bir arkadaş. | Open Subtitles | زميلة دراستي تعاني بمفردها لتربية أطفالها، بعد أن تطلقت. |
Yani eğer onların iyiliklerini hâlâ yürekten istiyorsa ne maaşının ne de oldukça küçük dairesinin 2 çocuk yetiştirmek için uygun olmadığını bilmeli. | Open Subtitles | عليهِ أن يعلم كِلا راتبهِ وشقتهُ الصغيرة غير مناسبين لتربية طفلتين، |
şimdi pencere çiftliklerimiz var, ev içinde yiyecek yetiştirmek için dikey, hidrofonik platformlar. | TED | لدينا الآن ما يعرف بمزارع النافذة، وهي رأسية، منصات للزراعة المائية لزراعة الغذاء في البيوت. |
Yeşil alanlar, ekin yetiştirmek için kullandığımız alanlar buğday, soya fasülyesi, veya mısır veya pirinç veya onun gibi | TED | المناطق الخضراء نستخدمها لزراعة المحاصيل، كالقمح أو فول الصويا أو الذرة أو الأرز وغيرها. |
Tıpta şimdiden kulak, soluk borusu, deri, damar ve kemik gibi karmaşık vücut parçaları yetiştirmek için biyofabrikasyon teknikleri kullanılıyor ve bunlar hastalara başarılı bir şekilde naklediliyor. | TED | بالفعل في الطب تم استخدام تقنيات الفبركة الحيوية لزراعة اجزاء الجسم المعقدة مثل الاذن و القصبة الهوائية والجلد والأوعية الدموية والعظام والتي تم زراعتها بنجاح داخل المرضى. |
Sabahtan akşama kadar 2 çocuğunu yetiştirmek için çalışırmış. | Open Subtitles | لقد عملت منذُ الصباح حتى المساء لتربي ولدان |
Şansı yaver giderse, burası bir aile yetiştirmek için güvenli bir yer olabilir. | Open Subtitles | مع الحظ ، قد يكون هذا المكان أكثر أمانا في تربية الأسرة |
Dedi ki, genç bir fizikçi yetiştirmek için bu durumun kesinlikle şart olduğuna inanmış. | TED | لقد قال لي انه مقتنع تماما بتلك النظرية وان وجود اب مميز عامل اساسي لتنشئة الفيزيائي |