"Ona dedim ki, etrafımızdaki 150 km'lik çemberde hiç yiyecek yok." | Open Subtitles | رددت هذا لانه لم يكن يوجد طعام في محيط 100 ميل |
babanın evi çok uzak, yeterli yiyecek yok ve babanın arkadaşları geldiği geceler uyumakta zorluk çekiyorsun. | Open Subtitles | لا يوجد طعام كافٍ هناك وتجد أن النوم صعب جداً في الليل حين يأتي أصدقاء أبيك |
yiyecek yok, su yok. Bu hiç hayra alamet değil. | Open Subtitles | لا يوجد طعام أو مياه، هذا لا يبشّر بالخير |
Şimdi başımın üstünde bir çatı var, ama bu kez de yiyecek yok. | Open Subtitles | الآن يوجد سقف فوق رأسي، ولكن لا طعام لآكله. |
Güneş çarpıyor. yiyecek yok, su yok. Şansları yok. | Open Subtitles | شمس حلرقة ' لا طعام لا ماء, لا توجد لهم فرصة |
yiyecek yok. | Open Subtitles | لا غذاءَ. |
Scar, yiyecek yok. Sürü yoluna devam etti. | Open Subtitles | سكار ليس هناك طعام وانتقل القطيع إلى مكان آخر |
yiyecek yok! | Open Subtitles | بدون طعام! |
Burası hiçliğin ortası. yiyecek yok, su yok. Biri nasıl burada yaşıyor olabilir ki? | Open Subtitles | نحن في منتصف المجهول، لا يوجد طعام ولا ماء، كيف يمكن لأحد أن يعيش هنا؟ |
Bir ev dolusu baharat ve hiç yiyecek yok. | Open Subtitles | منزل مليء بالتوابل ولا يوجد طعام |
ama yiyecek yok. Polis daha sonra bana pilot çakmağının sönmüş ve gaz sızdırmış olabileceğini söyledi. | Open Subtitles | منزل مليء بالتوابل ولا يوجد طعام |
yiyecek yok, çok fazla insan var. | Open Subtitles | لا يوجد طعام ، يوجد اناس كثيرون |
Anne açlıktan zayıf düşmeye başladı, ve maalesef bu yamaçlarda hiç yiyecek yok. | Open Subtitles | إنها تصبح ضعيفة من الجوع... و لا يوجد طعام علي هذه المنحدرات... . |
Anne acliktan zayif dusmeye basladi, ve maalesef bu yamaclarda hic yiyecek yok. | Open Subtitles | إنها تصبح ضعيفة من الجوع... و لا يوجد طعام علي هذه المنحدرات... . |
Oğlan büyüdü Hep kötüydü Yaşayacak yer yok yiyecek yok | Open Subtitles | أن كبرى الولد ، وكل شيء إخترب لا مكان للعيش ، لا طعام للأكل |
Dört kişilik aile yiyecek yok, su yok bütün şehir yanıp, yıkılıyordu. | Open Subtitles | أسرة مكونة من أربعة، لا طعام ولا ماء |
yiyecek yok. Çay, viski ve votka var. | Open Subtitles | لا طعام, فقط شاى خفيف وفودكا اسكتلاندية |
- M. yiyecek yok demişti. | Open Subtitles | -لقد قال إم"لا طعام" |
- yiyecek yok! | Open Subtitles | - لا غذاءَ! |
Benim var. Sırt çantalarımızda yiyecek yok. | Open Subtitles | أنا لدي , ليس هناك طعام في هذه الحقائب |
Dağcılara ters bir yer, hayvanlar için yiyecek yok ve sonunu göremeyeceğin kadar derin bir su. | Open Subtitles | بعيدًا عن المتسلّقين، بلا طعام ولا حيوانات في أعماق مياه لا متناهية |