ويكيبيديا

    "yiyeceklerini" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • طعامهم
        
    • طعامها
        
    • طعامك
        
    • يأكلونه
        
    • طعامه
        
    • أكلوا
        
    Buradaki fikir, bedava elektrik sunma, artık onların yiyeceklerini pişirmek için odun ateşine ihtiyaç duymayacak olmalarıdır. TED الفكرة هي أنهم مع الكهرباء المجانية، لن يحتاجوا إلى استخدام الحطب مجددا لطبخ طعامهم.
    En önemlisi, bu, insanları yiyeceklerini korumaya ve onlar hakkında daha fazlasını öğrenmeye davet edecek. TED إلا أن الأهم من ذلك هو أن هذا المكان سيدعو الناس للانخراط في نقاش لكي يتعلموا المزيد عن طعامهم.
    Aynı şekilde organik tarım hareketi ve çifçi pazarlarındaki patlamanın, insanların, yiyeceklerini, endüstriyel bir zaman çizelgesine bağlı olarak yemek, pişirmek ve yetiştirmekten kaçınma konusundaki çaresizliklerinin diğer göstergeleri olduğunu düşünüyorum. TED وأعتقد أيضا إن الازدهارالذي شاهدته حركة الزراعة العضوية و سوق المزارعين الناهضين يوضح حقيقة أن الناس في حاجة يائسة إلى الابتعاد عن الأكل والطبخ وزراعة طعامهم على حسب جدول زمني صناعي.
    Diğerleri, yiyeceklerini sudan süzmek için resiften dışarıya çıkarlar. Open Subtitles كائنات اخرى تتسلق بعيدا عن الشعاب المرجانية لتستطيع تصفية طعامها الذي تلتقطه من المياه
    yiyeceklerini, uçak biletini, otelini kapsayan paket. Open Subtitles هذا يعني أنهم يتكفلون بكل طعامك, وسفراتك, والفنادق
    50 yıldır, onlara ne yiyeceklerini... ..ne içeçeklerini ve ne giyeceklerini biz söyledik. Tanrı aşkına, görmüyor musun? Open Subtitles لمدة خمسين عاماً نخبرهم بما يأكلونه و ما يشربونه و ما يرتدونه، ألا تفهم ذلك بحق المسيح؟
    Onun bodrumunda yaşamaya ve tüm yiyeceklerini yemeye son verdiğin zaman. Open Subtitles ربما عندما تتوقفين عن العيش في قبو منزله وتناول كل طعامه
    Ne yaptı biliyor musunuz? Dün gece, tavuk yiyeceklerini söyledi. Open Subtitles الليلة الماضية ، جاء وأخبرنا أنهم أكلوا دجاج
    yiyeceklerini paylaşıyorlar onlarla. Open Subtitles ‏ويُطْعِمونهم من طعامهم. وهم يتعاونون ويتآزرون. ‏‏
    yiyeceklerini bir girişten geçirip buraya getiriyorlar. Open Subtitles وأنهم يحضرون طعامهم للأسفل هنا لكى يأكلوه من خلال مدخل
    Çatılarında bir arı kovanı oldugunda, haftada bir iki saat harcayabiliyorlar, ve doğayla birleşiyorlar, ayrıca kendi yiyeceklerini üretmiş oluyorlar hiçbir ayakizi olmadan, kanımca bu muhteşem bir şey. Open Subtitles عِندمايكونلديهمخليةنحلعندسطوحهم ، يمكنهمقضاءساعةأوساعتينفيالاسبوع، ويكونونحقاًمُتواصلينمعالطبيعة، ويصنعون طعامهم الخاص
    Ağaç tepelerinden avlanmak oldukça zorlu insanlar genelde yere yakın bölgelerde yiyeceklerini buluyorlar. Open Subtitles الصيد في ظُلَّة الاشجار صعبٌ جداً يجب على الاشخاص إيجاد طعامهم قريبا ً من الارض.
    Duyduğuma göre bazı mülteciler Japonların yiyeceklerini yedikten sonra onların tarafına geçmiş. Open Subtitles لقد سمعت بعض اللاجئين ذهبوا إلى اليابانيين بعد أن أكلوا طعامهم.
    Adamdaki cesarete bak, insanları soyup, yiyeceklerini eleştiriyor. Open Subtitles يا لجرأة هذا الرجل، يسرق الناس وينتقد طعامهم.
    Kendi su kaynakları var, yiyeceklerini kendileri yetiştiriyor. Open Subtitles حسنا، إذا فهم لديهم موردهم المائي لخاص بهم و يزرعون طعامهم بأنفسهم
    Sadece onları bulmak için bile büyük bir mücadele gerekiyor ama az sonra onları denizlerin bu bilinen bölümünde okyanus açıklarında yiyeceklerini ararken takip edeceğiz. Open Subtitles إن العثور عليها لتحدِ صعب. سوف نتبعها أثناء بحثها عن طعامها في منطقة نعرف عنها القليل، إنها:
    Kaplanların vahşi doğadaki gibi yiyeceklerini aradıklarını hissetmeleri iyi bir şey. Open Subtitles من الجيد للنمور أن تشعر كأنها تبحث عن طعامها كما يفعلون فى البرية
    Hatta bazı balıklar kendi yiyeceklerini yetiştiriyor, bu yüzden çok korumacılar bu konuda. Open Subtitles حتى بعض الأسماك تقوم بزراعة طعامها, حتى انهم يقومون بحماية واقائية عنه.
    Zehirlenme diye yiyeceklerini test ediyorum. Open Subtitles أنا أفحص طعامك لكي لا يكون مسمم
    yiyeceklerini tartman zorundasın. Open Subtitles من أجل السيد "أوليمبيا" ، لا يمكنك الأكل خارجاً لأنه عليك أن توزن طعامك
    50 yıldır, onlara ne yiyeceklerini ne içeçeklerini ve ne giyeceklerini biz söyledik. Tanrı aşkına, görmüyor musun? Open Subtitles لمدة خمسين عاماً نخبرهم بما يأكلونه و ما يشربونه و ما يرتدونه، ألا تفهم ذلك بحق المسيح؟
    Diğer hayvanlar yiyeceklerini pişirmez, sadece insan pişirir. TED لا يطبخ أي حيوان آخر طعامه. الإنسان فقط يفعل ذلك.
    Dün gece, tavuk yiyeceklerini söyledi. Open Subtitles الليلة الماضية ، جاء وأخبرنا أنهم أكلوا دجاج

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد