Saldırı olayı yüzünden Yok yere herkesi topluyorlar. | Open Subtitles | ومع قضية إطلاق النار، إنهم يقبضون على الرجال بلا سبب |
Bu 3 gün öncesine kadar böyleydi. Ve bir anda Yok yere iz tamamlandı. | Open Subtitles | فإذا بهِ منذ 3 أيّام يكتمل على نحوٍ سحريّ بلا سبب واضح |
Seks olmadan birisiyle randevuya çıkma fikri etrafındakilerin seni Yok yere kızdırması gibi. | Open Subtitles | بدون المضاجعة ، فالمواعدة تكون ترك الناس تزعجك بدون سبب |
Bu adamlar Yok yere bize saldıramaz. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال لم يقوموا فقط بمهاجمتنا بدون سبب |
- Öyle. Boş gününde Yok yere işe gelmenin zavallıca olduğunu kaç kere söylemem lazım? | Open Subtitles | لكم مرة سأخبركم ان قدومك للعمل دون سبب إنه نوع من الشفقة |
Bebeğim, sen Yok yere endişe ediyorsun. Ne ters gidebilir ki? | Open Subtitles | عزيزي , أنت تفزع على لا شيء , ماذا يمكن أن يحدث ؟ |
Yok yere kestaneyi çizdirdik. | Open Subtitles | حصلت على حضن من جيسون مقابل لا شيء |
Vazgeçmezsen, Yok yere erkenden mezara gireceksin. | Open Subtitles | ان لم تفعل.. ستأكل و تدفن مبكرا بلا جدوى |
# Yok yere benden nefret edenler | Open Subtitles | ♪ اكثر من شعر راسي الذين يبغضونني بلا سبب ♪ |
Baba sence Yok yere mi sınırlı sayıda üretiyorlar? | Open Subtitles | أبي ، هل تعتقد أنه منتج محدود بلا سبب ؟ المتوفر لديهم ليس بالكثير |
- Bir karıncayı bile incitemez. Onu Yok yere niye mahvedeyim ki böyle? | Open Subtitles | إن أبي مُسالم رؤوف، ولن أقسو عليه هكذا بلا سبب. |
Hatıraları gerçek değilmiş. Yok yere beynini kızarttık. | Open Subtitles | كانت الذكريات خاطئة لقد كهربناه بلا سبب |
Şimdi Yok yere 1 kilo çileğim olmuş oldu. | Open Subtitles | والآن لدي رطلين من الفراولة بلا سبب. |
En az benim kadar biliyorsun ki, kimse Yok yere kaçırılmaz. | Open Subtitles | تعرف كما انا اعرف, أن لا احد يختطف بدون سبب. |
Şimdi de Yok yere federalleri sıradan insanların kapısını yolluyorlar. | Open Subtitles | و الان يرسلون العملاء الفيدراليين إلى منازل الأشخاص الطبيعيين بدون سبب لعين |
İçkimizi alırız ve iş yerinde birinden Yok yere nefret ettiğini biliyorum çünkü hep böyle yaparsın. | Open Subtitles | نحصل على بعض الشراب, واعلم ان هناك شخص ما في العمل تكرهينه بدون سبب, لأنك هكذا دائماً, |
bu ilaçlar piyasaya çıkmış. Çok fazla sayıda hastaya reçete edilmişler, çünkü kalp krizi oldukça yaygın bir hastalıktır. Ve bizim bu ilaçların aynı zamanda ölüm oranlarını artırdığını bulmamız o kadar uzun sürdü ki, bu ilaçların güvenilirliğine ilişkin bu sinyalleri alana dek, Amerika'da, anti-aritmik ilaçlar yüzünden yüz bin kişi Yok yere hayatını kaybetti. | TED | تم احضار هذه العقارات الى السوق، تم وصفها بشكل واسع النطاق لأن الأزمات القلبية هي شيء شائع قد أخذنا وقت طويل لنجد بأن هذه العقاقير أيضا قد سببت ازدياد معدل الوفاة كان ذلك قبل أن نكتشف مؤشر السلامة هذا أكثر من مئة ألف شخص توفوا بدون سبب حقيقي في أمريكا بسبب وصفة عقار مضاد اضطراب ضربات القلب |
Yok yere durdurup sorguya çekerlerdi. | Open Subtitles | كان يوقفوننا بدون سبب ويستجوبوننا |
Onların iddia ettiği gibi sarhoşken Yok yere siddet kullanması anlamsız. | Open Subtitles | ليس من المنطق أن كان مجرد اعتداء من دون سبب |
Yok yere çırpınıyorsun. | Open Subtitles | الهيجان على لا شيء |
Yok yere kestaneyi çizdirdik. | Open Subtitles | حصلت على حضن من جيسون مقابل لا شيء |
Ve eğer sen, Massarakş, saçma emir verdiğimizi ve insanların Yok yere öldüğünü söylersen.. | Open Subtitles | وإياك أبدا,ً أبدأ أن تقول مرة أخرى بأننا نصدر أوامر غبية وإن شعبنا مات بلا جدوى |
Lütfen bana yataktan Yok yere kalkıp gelmediğimi söyle bana. | Open Subtitles | من فضلك اخبرنى انك لم تخرجنى من الفراش من اجل لا شىء |