Size, yüzlerini gördüğünüz bu çocuklar adına soruyorum, artık yoklar. | TED | أطلب منكم لأجل هؤلاء الأطفال الذين ترون وجوههم , لكنهم ليسوا أحياء |
O kadar siliklerki, haritada bile yoklar. | Open Subtitles | سيئون جدًا, لدرجة انهم ليسوا موجودين في قائمة العصابات. |
- Ross ve Joey burada yoklar. Merasimi izleyebilirsin. - Sağ ol. | Open Subtitles | روس و جوى ليسوا هنا انت ممكن ان تشاهد الاستعراض |
Benim arkadaşlarım, Pushkin'in de dediği gibi ya yoklar, ya da çok uzaklardalar. | Open Subtitles | اصدقائي البعض منهم مات و الآخرين رحلوا بعيدًا |
Baba, saat 10'da demişlerdi, yoklar. Gitmişler görüyor musun? | Open Subtitles | لقد قالوا يا أبي عن الساعة العاشرة، إنهم ليسوا هنا، لقد رحلوا ، ألا ترى؟ |
İki saniye önce buradaydılar, fakat şimdi yoklar. | Open Subtitles | انا لا أعلم حسنا لقد كانوا هنا قبل ثانية والان ذهبوا |
Biraz önce oradalardı, şimdi yoklar. | Open Subtitles | كانوا يظهرون على الشاشة، ثمّ اختفوا فجأة. |
Şu an evde yoklar, ama bu çocuk çıkarsa hemen yakala onu. | Open Subtitles | ليسوا هنا ولكن عندما سيأتي هذا الفتى ليضع البريد اقبضا عليه |
Bana isimleri ve dava numaralarını verdi ama onları göremiyorum burada yoklar. | Open Subtitles | أعطاني أسماء وأعداد حالة لكنّي لا أراهم. هم ليسوا هنا. |
Ama burada yoklar. Değil mi Çavuş? | Open Subtitles | حسنا، إنهم ليسوا هنا الآن، عريف، أليس كذلك؟ |
[Burada değil, yoklar. ] [Nerede olduklarını bilmiyorum. ] | Open Subtitles | ليسوا هـنا، ولاهـناك أنا لا أعرف أين هـم؟ |
En son tutuklama listende yoklar. | Open Subtitles | إنهم ليسوا في قائمة المقبوض عليهم حديثاً. |
Ama yoklar. Riley, hükümetle aramızdaki tek bağlantıydı. | Open Subtitles | ولكنهم رحلوا و"رايلي" كان الصلة الأخيرة بين الحكومة |
Olabilirler, ama yoklar. | Open Subtitles | كان موجودين لكنّهم رحلوا الآن. |
Bir saati aşkın süredir yoklar. | Open Subtitles | لقد رحلوا لما يربوا عن الساعة. |
İki saniye önce buradaydılar, fakat şimdi yoklar. | Open Subtitles | انا لا أعلم حسنا لقد كانوا هنا قبل ثانية والان ذهبوا |
Arkadaşlarım buradaydı ama artık yoklar ve geri dönmeyecekler. | Open Subtitles | أصدقائي كانوا هنا والآن قد ذهبوا |
Çocuklarımı manyak yan komşuma bıraktım ve şu an yoklar! | Open Subtitles | تركت أطفالي مع الجار الغريب والآن اختفوا |
Bir an, ailen hayatta, ve sonrasında, yoklar. | Open Subtitles | في لحظة كان والديّ على قيد الحياة - وفي اللحظة التالية، رحلا |
Ama hala ortalıkta yoklar. Bu arada kaçak göçmenler tüm bu işleri yapıyorlar, ama ortada hiç robot yok. | TED | إلا أنهم ليسو هنا بينما، لدينا مهاجرين غير شرعيين يقومون بكل العمل ولكن لا يوجد أس آليين |
Şu anda yoklar. | Open Subtitles | ليسا موجودين الآن. |
Evet, şey burada yoklar. burası tam bir felaket, Çünkü,bardayken giymiştim. | Open Subtitles | نعم, أنهم غير موجودين و هذا سيء لأني أرتديتهم بالحانة وعندما جئنا إلي تلك الشقة. |