Tam bir hiçlikten bunu çıkartabilir, yoktan var edebilir. | TED | يستطيع أن يخلق من العدم المطلق. خلق من العدم. |
Organları yoktan var etmek sihir gibi görünebilir fakat bunu başarabilen bir dizi organizma var. | TED | قد تبدو إعادة إنماء أعضاء الجسم من العدم أمرًا سحريًّا، لكن هناك العديد من الكائنات الحية التي تستطيع القيام بذلك. |
Ve Tanrı yarattı, yoktan var etti. | TED | و خلق الله، في الواقع، من لا شيء على الإطلاق. |
Ekmeğimi yiyen adam... yoktan var ettiğim adam... | Open Subtitles | رجلٌ أكل من رزقي، رجلٌ صعـّدته من لا شيء، |
Burayı ben yoktan var ettim. | Open Subtitles | لقد بنيت هذا المكان من لاشئ |
Onun mühendislik işi örneğin, yoktan var etti. | Open Subtitles | تلك المؤسسة الهندسية التي يمتلكها بناها من الصفر |
Eğer bir şeye ihtiyaç duyarsa, yoktan var eder. | Open Subtitles | اذا كان يحتاج الى شيء ، كان يمكن أن يخلق شيئا من ذلك. |
Gerçekten o teklifin yoktan var olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتظنّ بالفعل أنّ ذلك العرض ظهر من العدم؟ |
Eğer çeşitlilikten köken alan ve bir sonraki nesile kopyalanan ve seçilime uğrayan bir özellik varsa, yoktan var olan bir tasarım elde edeceğiniz kesindir. | TED | أذا كان هناك شيء نسخ مع تغيير وتم أختياره، يجب أن تحصل على تصميم يظهر من العدم |
Gemiler büyülü bir şekilde yoktan var olmazlar. Kaptanları vardır. | Open Subtitles | السفن لا تظهر بشكل سحري من العدم يجب ان يكن لهم قبطان |
Zincir yoktan var olup bedenini sardı. | Open Subtitles | تلكَ السلسلة جائت من العدم لتلتف حول جسده. |
O dört adam bu kasabayı hiç yoktan var etti. | Open Subtitles | بنى هؤلاء الرجال الأربعة هذه البلدة من لا شيء. |
Bu imparatorluğu yoktan var ettim güç arzum sayesinde. | Open Subtitles | بنيت هذه الإمبراطورية من لا شيء من خلال القوة المطلقة من الإرادة |
Orson, bu şirketi nasıl yoktan var ettiğimi düşün. | Open Subtitles | عليك الإلتزام به. فكّر بكيفية بنائي لهذه الشركة من لا شيء، |
Burayı ben yoktan var ettim. | Open Subtitles | لقد بنيت هذا المكان من لاشئ |
Ben bu şirketi yoktan var ettim, her gün boğazıma kadar bokun içinde çalıştım! | Open Subtitles | لقد بنيت هذه الشركة من الصفر والقذارة تعلوني لعنقي كل يوم |
Bunun kibir olduğunu düşünüyorsunuz. Ben yoktan var ettim. | Open Subtitles | أنتِ تعتقدين ان هذه غطرسة لقد بنيت عملي من الصفر |
Bir kere, yoktan var etmekten gurur duyduğum bir barın sahibiydim. | Open Subtitles | أولا ً,أنا تعودت الإفتخار بأني مالك حانة بنيتها من الصفر |
Eğer bir şeye ihtiyaç duyarsa, yoktan var eder. | Open Subtitles | اذا كان يحتاج الى شيء ، كان يمكن أن يخلق شيئا من ذلك. |
Anlatılanlara göre, bu Yağmur Getiren yoktan var olmuş. | Open Subtitles | هناك أسطورة تقول أن "صانع المطر" قد ظهر من العدم، |