Silahın bir yardımı olmayacak, öyleyse, sanırım bağışlamak için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | لن يساعد السلاح، لذا أعتقد أنه عليّ إيجاد طريقة للعفو |
Hades orada Emma için tehdit oluşturuyor ve Emma'yı kurtarmak için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | (هاديس) طليقٌ الآن يهدّد (إيمّا) ويتحتّم عليّ إيجاد طريقة لإنقاذها |
Ama, enerjimi aktarmak için yeni bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | لكن علي فعل هذا ، يجب أن أجد . طريقة جديدة لأوجه إليها طاقتي |
Gemiye gidecek bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | ؟ عليّ أيجاد طريقة للدخول ألى السفينة |
Ama birisi fark edip elimizdeki her şeyi berbat etmeden önce onları içeri sokacak bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | وعليّ أن أجد وسيلة لإحضارهم إلى هنا قبل أن يجدهم أحد آخر ويفسد ما لدينا هنا |
Yarına kadar bu parayı bulmak için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | أنا أفكر في طريقة لأحصل فيها على المال غداً |
Nâfile! Robin'i korumak için başka bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | الأمر بلا طائل، عليّ إيجاد طريقة أخرى لحماية (روبن) |
Şimdi biraz daha para kazanmak için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | لذا يجب أن أجد طريقة لكسب المال |
Bu durumun üstesinden gelmek için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أجد طريقة لحلّ هذه المسألة |
Gerçek şu ki Clark hayatımı farklı yapacak bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | الحقيقة يا (كلارك)، أني يجب أن أجد طريقة لأحدث فرقاً في حياتي |
Ben sadece Californiya Ü.'ne girmek için bir yol bulmalıyım ve bulacağımda | Open Subtitles | CU يجب علي أيجاد طريقة لأدخل جامعة وسأدخلها |
İşin aslı, Amerika'daki alıcıma bunları ulaştırmak için bir yol bulmalıyım, ve duyduğuma göre bu tür işlerin adamı sizmişsiniz. | Open Subtitles | أجل ، في الواقع لابد لي أن أجد وسيلة "لأعيدها إلى المشتري في "أمريكا وسمعتُ أنّكَ الشخص المناسب لهذا النوع من العمل |
Bunu sana geri ödemek için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | عليّ أن أجد وسيلة أردّ بها جميلك |
Ayrılmak için bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أفكر في طريقة للإنسحاب من بعضها |