Onlara uygun bir müdahalede bulunabilmek için Yolculuklarının her adımında mültecileri takip edecek dört aşamalı bir psikososyal çalışma planı oluşturduk. | TED | لتزويدهم بإسعافات ملائمة، نتبع نهجًا من أربع خطوات، خطة حرب نفسية اجتماعية تواكب اللاجئين خلال كل خطوة من رحلتهم. |
Yolculuklarının altında yatan bir şey olduğunu biliyordu ama devam etmek için elinde sadece bir dürbün bir başka yangının daha olduğu bilgisi ve bir kağıtta yazılı iki kelime vardı. | Open Subtitles | ,كان يعلم أن هناك شئ فى رحلتهم ,كان كل ما يفكر به هو عدسة التجسس . معرفة أنه هناك حريق أخر فظيع بسبب ورقتان |
Yolculuklarının en tehlikeli kısmına doğru gidiyorlar. | Open Subtitles | إنهم يدخلون أكثر المراحل خطراً في رحلتهم |
Ama Yolculuklarının ayrıntılarına girmeden önce bir konuyu aydınlatalım. | TED | لكن قبل أن نخوض فيما يمكن أن تنطوي عليه رحلاتهم يجب أن نوضح شيء هام. |
Bazıları zaman içerisinde adaya çekilmişler, Yolculuklarının ve hayatlarının içinde kaybolmuşlar. | Open Subtitles | كثير من الناس أتوا الى الجزيرة على مر الزمان ضاعوا خلال رحلاتهم وضاعوا في حياتهم |
Gece yaklaştıkça uzun Yolculuklarının ödülünü toplamaya hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | بينما يقترب المساء، يستعدون لحصد ثمرة سفرهم الطويل. |
Yolculuklarının sona erdiğini düşündüler. | Open Subtitles | وكانا يتسائلا إذا كانت هذه هي نهاية رحلتهما |
Hep beraber Dünya'dan buraya uzun Yolculuklarının neredeyse sonuna gelmiş kardeşlerimizin sağ salim varması umudumuzu koruyalım. | Open Subtitles | دعونا نتوحد في الأمل بوصول أخواننا و أخواتنا بسلام الذين على مقربة من أن ينهون رحلتهم الطويلة من الأرض |
Yolculuklarının üçte ikisini iki haftadan biraz fazla sürede tamamladılar. | Open Subtitles | لقد غطوا الثلثين من رحلتهم في غضون أكثر من أسبوعين بقليل. |
İnternette bu cevapları içeren videolar var. Örneğin sığınmacılar şiddetle iç içe geçen Yolculuklarının hikâyesini anlatıyor; Irak hapishanesinde böyle bir hikâyesi olan biriyle tanıştım. | TED | ويوجد فيديوهات عبر الإنترت لأشخاص ممن لديهم الأجوبة، مثل المنشقين الذين يتحدثون عن رحلتهم وتجاربهم داخل وخارج العنف، قصص مثل قصة ذلك الرجل الذي التقيته في السجن العراقي. |
Bunu biliyor da olabilirsin bilmiyor da ama antika araç sahipleri, araç bakımlarının düzgün aralıklarla yapılmasını sağlamak için Yolculuklarının kayıtlarını tutarlar. | Open Subtitles | كما تعلمين أو ربما لا مالكي الدراجات العتيقة أحياناً يسجلون رحلاتهم |
Gecenin yaklaşmasıyla beraber uzun Yolculuklarının semeresini almak için hazırlanıyorlar. | Open Subtitles | بينما يقترب المساء، يستعدون لحصد ثمرة سفرهم الطويل. |
Meleklernehrine gelmeleri çok kısa sürmüştü. Yolculuklarının sonuna o kadaryaklaşmışlardı ki... | Open Subtitles | وكانت مسافة قصيرة للنهر السماوي وكانا قريبين جداً لنهاية رحلتهما وشوق قلبهم أن يروا الملك نفسه |