ويكيبيديا

    "yolsuzluk" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الفساد
        
    • فساد
        
    • بالفساد
        
    • فاسد
        
    • والفساد
        
    • للفساد
        
    • الإختلاس
        
    • الفاسدين
        
    • اختلاس
        
    • الرشوة
        
    • الاختلاس
        
    • بتهم
        
    • تُهم
        
    Gece geç bir saatti ve 80 yaşında olan babam bir yol yapım projesindeki yolsuzluk hakkında 70 sayfalık bir kamu davası metni yazıyordu. TED كان الوقت متأخر جداً في الليل، وفي سن ال 80، كان يكتب ترافع دعوى مصلحة عامة من 70 صفحة ضد الفساد في مشروع طرق.
    Hazare 77 yaşında Hintli bir yolsuzluk karşıtı ve sosyal adalet eylemcisi TED هازاري ناشط هندي عمره 77 عامًا ضد الفساد وباحث عن العدالة الاجتماعية.
    Buraya kadar. Bu birimde çok fazla yolsuzluk var. İşi bırakıyorum. Open Subtitles طفح الكيل ، يوجد الكثير من الفساد بالشرطة ، أنا استقيل
    Las Vegas Polis Teşkilatı'ndaki yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili umut vaat eden gelişmeler yaşandı. Open Subtitles أي تطوير وَاعِد اللّيلة التحقيق في فساد مكتب التحقيقات الجنائية في لاس فيغاس.
    Borcu kapanmazsa başkan hakkında yolsuzluk skandalı yaratmakla tehdit etmiş. Open Subtitles تهدد بفضح العمدة في ضحية فساد مالم الضحية يدفع لها
    Küçükken evinden kaçtın. Orada burada ufak tefek yolsuzluk işleri yaparsın. Open Subtitles هربت من بيتك في صغرك تقوم ببعض أعمال الفساد هنا وهناك
    Asla kızlarımdan birini bir politikacıya sunmadım ya da yolsuzluk için kullanmadım. Open Subtitles فأنا لم أرسل فتاة أبداً الى سياسي أو استخدمت أحداهن في الفساد
    Ama politikacıların gücünü arttırmaktan ziyade yolsuzluk aracılığıyla onu daha da baltaladı. Open Subtitles وبدلاً من أن يعزز ذلك من نفوذ السياسيين أضعفهم أكثر بسبب الفساد
    İnsanlar yolsuzluk, yolsuzluk diye konuşup duruyor. TED ذلك أن الناس يتحدثون عن الفساد ، والفساد.
    yolsuzluk, tek başına, Afrika'ya yılda 148 milyar dolara mal oluyor. TED الفساد وحده يكلف إفريقيا 148 مليار دولار سنويا.
    Sürekli artan bir tutkuyla sonuna kadar savaştı. yolsuzluk ve yoksullukla mücadelede yalnızca hükümet yetkililerinin dürüst olmasının yetmeyeceğine vatandaşların da seslerini duyurmak için kenetlenmesi gerektiğine inanıyordu. TED لقد حارب حتى النهاية، بعاطفة جياشة في مكافحة الفساد والفقر، لا يلزم فقط أن يكون المسئولون الحكوميون صادقين، يجب على المواطنين أن يساندوا بعضهم لجعل أصواتهم مسموعة.
    Pekala, bu sabah yolsuzluk sorusu üzerine konuşuyorum. TED حسنا، هذا الصباح سوف أتكلم فيما يتعلق بمسألة الفساد.
    Genel ve özel yolsuzluk bir gerçektir. TED الفساد في القطاعين العام والخاص حقيقة واقعة.
    Ve şimdi biliyoruz ki en kötü hastalık aslında bir hastalık değil. yolsuzluk. TED والآن، نعلم أن أكبر مرض من الأمراض ليس مرضا. أنه الفساد.
    Bir iyimsi haber şu ki, bu yolsuzluk iki tarafta da olan eşit-fırsatçı bir yolsuzluk. TED احد الاخبار الجيدة هو الثنائية الحزبية, تكافئ الفرص في الفساد.
    Borcu kapanmazsa başkan hakkında yolsuzluk skandalı yaratmakla tehdit etmiş. Open Subtitles العمدة بفضح تهدد لها يدفع الضحية مالم فساد ضحية في
    Bahsettiğin amaç sadece... yolsuzluk. Open Subtitles الغاية والمغزى التي تتحدث عنها في نهاية المطاف ليست سوى فساد
    İnsanlar seni kahraman olarak görüyorlar çünkü Senatör Forrest Clayton'un yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarını ortaya attın. Open Subtitles يطلق الناس عليك لقب بطل لانك اظهرت فساد السيناتور فورست كلايتون لكى نكون على وضوح انا لست بطلا
    Yani yetkililer veya iş dünyası arasındaki herhangi bir yolsuzluk suçlaması ya da elaltı anlaşması büyük bir sosyal kargaşa veya huzursuzluk çıkarabilir. TED لذلك فإن أي اتهامات بالفساد أو تعاملات مستترة بين السلطات أو رجال الأعمال سيثير سخطا اجتماعيا أو حتى اضطرابات.
    Teşkilattayken yolsuzluk yaptı ve şimdi de yolsuzluk yapıyor. Open Subtitles كان فاسداً عندما كان في الخدمة و هو فاسد الآن
    İkincisi, Hindistandaki yolsuzluk karşıtı hareket TED ثانيا ، حول الحركة المناهضة للفساد في الهند.
    yolsuzluk hakkında herhangi bir şey soracak olursanız inkâr ederim. Open Subtitles لو سألتيني أي شيء آخر حول موضوع الإختلاس سوف أنكر الأمر
    Eminim ki yolsuzluk yapan polisler ilgilerini çekecektir. Open Subtitles وسيكون مهتماً بأسماء بعض الشرطة الفاسدين
    Konuyu açtiğin iyi oldu. Geçen hafta bir yolsuzluk sorunu yasadim. Open Subtitles بما أنك قد ذكرت ذلك حدثت لي مشكلة اختلاس هذا الأسبوع
    Ayrıca aleyhinizde rüşvet ve yolsuzluk suçlamaları da bulunuyor. Open Subtitles اتهامات الرشوة و الفساد ضدكم و هذا كل ما في الأمر
    Evet, yolsuzluk suçundan iki yıl boyunca Ohio eyaletinin misafiri olmuş. Open Subtitles نعم، سنتان كضيف فى ولاية اوهايو بتهمة الاختلاس
    ABD Savcılığı Dedektif Markham'ı yolsuzluk, tacir ve cinayetten tutukladığımızda bana suçlamada bulunmayacak efendim. Open Subtitles سيدي، لن يوجه المدعي العام إتهامات لي عندما نعتقل المحقق (ماركم) بتهم الفساد، المتاجرة والقتل.
    Ve aleyhine açılan yolsuzluk davasının duruşma tarihini daha yakın bir tarihe aldırdı. Open Subtitles ويقتربون لموعد المحاكمة في تُهم إختلاساته

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد