İçinde olduğum tekerlek yuvarlak ve yuvarlak yuvarlak ve yuvarlak, yuvarlak ve yuvarlak... | Open Subtitles | # العجلة التي أنا بداخلها تدور وتدور # # تدور وتدور # # تدور وتدور # |
yuvarlak ve yuvarlak, yuvarlak ve yuvarlak. | Open Subtitles | تدور وتدور وتدور |
Dedi ki: "Biliyorum dünya yuvarlak ve inanıyorum mümkündür kanıtlamak" | Open Subtitles | قال "أعتقد العالم مستدير وأنا أعتقد بأنني يمكن أن أثبت بأنه حقيقي " |
Kusursuz derecede yuvarlak ve pürüzsüzdü. | Open Subtitles | مستدير جداً، ناعم جداً، |
Örneğin bu tarz bir bilgi bize elmanın kırmızı, yuvarlak ve parlak olduğunu söyler. | TED | على سبيل المثال، ذلك النوع من العلومات الذي يفيد بأن ثمة تفاحة حمراء اللون، ودائرية الشكل، ولامعة. |
Normal hücre mikroskopla baksaydınız ortasında çeperinde güzel, yuvarlak ve pürüzsüz olan çekirdeğe sahip olacaktı ve o böyle bir şeye benzeyecekti. | TED | الخلية العادية، إذا نظرت إليها تحت المجهر، سيكون لها نواة تتوسط الخلية، والتي تكون جميلة ودائرية ومنتظمة في حدودها وتبدو نوع من هذا القبيل. |
Otobüsün tekeri yuvarlak ve yuvarlak. | Open Subtitles | عجلات الباص تدور وتدور |