Kaybedecek zamanımız yok, hemen atınıza binerseniz bizi memnun etmiş olursunuz. | Open Subtitles | ، ليس لدينا وقت لنخسره لذا سأكون ممتناً إذا إمتطيت حِصانك |
Burada oturacak kadar zamanımız yok. Eğer bizi yakalarlarsa, bu sonumuz olur. | Open Subtitles | . ليس لدينا وقت للجلوس . اذا امسكوا بنا ، ستكون النهاية |
Ama mesele şu ki, bunlarla uğraşacak zamanımız yok. Yap gitsin. | Open Subtitles | ولكن أوَتعرف، ليس لدينا وقت للقتال حول هذا لذا جرّبه فحسب |
- Düşünmeye zamanımız yok. - Yine de hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | - ليس هناك وقت للتفكير - لا ازال غير مقتنع. |
Unutmayalım ki, yavaş yavaş yaklaşacak zamanımız yok. Gözler önünde teklifimizi vurmalıyız. | Open Subtitles | لا وقت لدينا للتقرب إليه ببطء علينا أن نقدم له العرض مباشرة |
Çok fazla insan var. Deneme çekimleri için zamanımız yok. | Open Subtitles | يوجد العديد من الأشخاص ينتظرون دورهم لا يوجد وقت لدينا |
Acele et, toparlanmaya yardım için de bir hizmetçi çağır. Kaybedecek zamanımız yok. | Open Subtitles | أسرعى وأطلبِ من الخادمة أن تساعدكِ ليس لدينا وقت لنضيعه |
Şimdi, fazla zamanımız yok, adamın dediklerini dinleyin. | Open Subtitles | والآن, ليس لدينا وقت كثير, لذا استمعوا لما يقوله الرجل |
Şey, gitme zamanı. Bunu tartışacak zamanımız yok şu anda. Hadi. | Open Subtitles | حسناً,لقد حان وقت دخول الحفلة.ليس لدينا وقت لمناقشة هذا الآن.هيا. |
Hadi ama Mori, ninja oyunları için zamanımız yok. | Open Subtitles | هيا يا مورى ليس لدينا وقت لألعاب النينجا |
Teğmen, şimdi bunu konuşmaya zamanımız yok. | Open Subtitles | أيها الملازِم، ليس لدينا وقت للتحدث عن هذا الآن |
- Hayır, hayır, hayır. - Bunu tartışacak zamanımız yok adamım. Zamanımız çok kısıtlı. | Open Subtitles | لا لا لا , ليس لدينا وقت يا رجل أقفز أنت يا رجل |
- Başka yoldan gidelim. - zamanımız yok. | Open Subtitles | ـ يجب أن نذهب من طريق آخر ـ ليس لدينا وقت |
Teoriniz ilginç, fakat düşünecek zamanımız yok. | Open Subtitles | نظريتك مثيرة لكن ليس لدينا وقت للدخول فيها الآن |
Eminim öyledir, fakat yeterli zamanımız yok. | Open Subtitles | أعرف بأنّها خلال الكثير لكن ليس لدينا وقت طويل |
-Fazla zamanımız yok. -Arabada bir kadın vardı. | Open Subtitles | الآن ليس هناك وقت كبير لقد كان هناك إمرأة في السيارة |
Kaybedecek zamanımız yok. - İçeri girmek için acele etmeliyiz. | Open Subtitles | ليس هناك وقت لنضيعه يجب علينا نمحاولة الدخول |
Tartışacak zamanımız yok. Planladığımız gibi gidiyoruz. | Open Subtitles | لا وقت لدينا للجدال، سننفذ الخطة سنذهب جميعاً، وأنتما أيضاً، جميعنا |
Hayır. Yeterli zamanımız yok. Birkaç tane daha donmuş Baxter'ımız olur. | Open Subtitles | كلا، لا يوجد وقت كافي، ربما نتسبب بتجمد العديد من الناس |
Bunun için zamanımız yok. İnsanlarınızın saklanabileceği bir yer var mı? | Open Subtitles | لا نملك وقتاً لهذا, أيوجد مكان ليختبأ فيه شعبك؟ |
Acele et. Kaptan kaçtığımızı farketmeden önce çok zamanımız yok. | Open Subtitles | بسرعة، ليس أمامنا وقت طويل قبل أنْ يدرك القبطان أنّنا هربنا |
zamanımız yok dendi. Öyle mi Jimmie? | Open Subtitles | لو ان ما اخبرت به صحيحا فأنه ليس لدينا متسع من الوقت .. |
Hastanın karaciğeri çalışmıyor. Senin takım bahislerine ayıracak zamanımız yok. | Open Subtitles | كبد المريض لا يعمل، ليس لدينا وقتاً لمراهناتكَ على الفريق |
Bunun çok karışık olduğunu biliyorum ama açıklayacak zamanımız yok. | Open Subtitles | أنا أعلم أن هذا كله شيء معقد للغاية لكن ليس لدينا وقتٌ للشرح |
- Ama hoşçakal demem gerek. - zamanımız yok. | Open Subtitles | ـ ينبغي على ان ألقي الوداع قبل ان اذهب ـ لا نملك وقتًا كافي |
Bakın, bunun için gerçekten zamanımız yok. | Open Subtitles | حسنا، كما تعلمون، نحن حقا لم يكن لديك الوقت لكل هذا. |
Onu düşünecek zamanımız yok. | Open Subtitles | نحن ما عِنْدَنا وقتُ للتَفكير بشأن ذلك. |
Hayır, sen delisin ve bu saçmalık için zamanımız yok. | Open Subtitles | ـ أنت مخبول ـ لا ، أنت هو المخبول نحن ببساطه لا نملك الوقت لهذه النفايات |
Bak buna zamanımız yok, odaklanmalıyız. Herşeyi orijinal yerine geri koymalıyız. | Open Subtitles | اسمع, الوقت يداهمنا و علينا التركيز لإعادة كل غرض الى مكانه الأصلي |
Al, sakla, yok et, ne yaparsan yap. Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | إحتفظ به , أخفيه , دمره , أىً كان لكن لا يوجد لدينا وقت |