Bu zaman dilimi, kraliçe için de iyiye işaret değil tabi yaşadığı ihtimalini göze alırsak. | Open Subtitles | هذا ليس إطار زمني يبشر بالخير بالنسبه للملكة، على إفتراض أنها لا تزال على قيد الحياة. |
Dokuz ay sihirli bir zaman dilimi aslında. | Open Subtitles | تسعة أشهر ، ياله من إطار زمني سحري أليس كذلك ؟ |
Burada sınırlı zaman dilimi ve üç tane götvereni olan, aptalca ve sıkıcı bir film üzerinde çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نقوم فقط بالعمل على برنامج غبي وممل مع إطار زمني محدود وطاقم مليء بالحمقى |
İyi, çünkü altı saat ve üç zaman dilimi uçmayı iş için yaptım, modayla ilgili konuşmaya değil. | Open Subtitles | جيد، لأنني إستقليت رحلة لست ساعات وعبر ثلاث مناطق زمنية للتحدث عن العمل وليس الموضة. |
Muhammed'in varlığını Müslüman kaynaklarla aşağı yukarı aynı zaman dilimi içinde yazmışlardır. | Open Subtitles | وجود محمد في نفس الإطار الزمني تقريباً للحسابات الاسلامية |
Hepsi yanlış yerde en azından bu zaman dilimi için. | Open Subtitles | أماكنها خطأ بالنسبة لهذه المنطقة الزمنية |
Bu oldukça uzun bir zaman dilimi. | Open Subtitles | هذا إطار زمني طويل على نحو لافت |
İşe yaramaz zaman dilimi bu. | Open Subtitles | ذلك إطار زمني عديم الفائدة |
Bir zaman dilimi istiyorum. | Open Subtitles | أود إطار زمني. |
İlk uçak Kuzey Kulesi'ne çarptığında, 10 zaman dilimi uzakta.. | Open Subtitles | كنتُ ابعدَ بعشرِ مناطق زمنية كنتُ اعمل |
Bu kadar kısa bir zaman dilimi içerisinde bir şeyler bulmak bu kadar uzun sürmez diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنه مع هذا النوع من الإطار الزمني فلن يأخذ الأمر وقتاً طويلاً لإيجاد شيء ما |
Bir zaman dilimi verir bu bize. | Open Subtitles | مما يعطيها الإطار الزمني نحن نعتقد |
zaman dilimi. | Open Subtitles | الإطار الزمني. |