Akbabanın evrimsel rolü toprağı ölümden sonra oluşan zararlı zehirlerden kurtarmaktır. | TED | الدور التطوري الذي تضطلع به النسور هو تخليص كوكبنا من السموم الضارة التي تنتج بعد الموت. |
Böceklerden ve zehirlerden korkarak daha fazla yaşayamayız. | Open Subtitles | العيش في رعب السموم و الحشرات لآلاف السنين |
Renksizdir, tatsızdır, sıvıda anında çözünür, ve insanoğlunun bildiği en kuvvetli zehirlerden biridir. | Open Subtitles | انها لا طعم لها تذوب فورا فى السوائل من بين كل السموم المهلكه التى عرفها الرجل |
Nörotoksik zehri doğadaki en etkili zehirlerden biridir. | Open Subtitles | فسمها يعتبر الأقوي تأثيرا من بين جميع السموم |
Zehirlenmekten o kadar çok korkmuştu ki bağışıklık kazanmak için düzenli olarak küçük dozlarla değişik zehirlerden yutardı. | Open Subtitles | وكان خائفا جدا من تعرضه للتسمم لذا هو يبتلع بانتظام جرعات صغيرة جدا من السموم المختلفة من أجل بناء مناعة |
Thorazide. En ölümcül zehirlerden. | Open Subtitles | سيرمانيد من اقوي السموم المميته |
Gelmiş geçmiş en öldürücü zehirlerden biri. | Open Subtitles | أحد السموم الدموية التي عرفها الإنسان |
Gezegendeki en ölümcül zehirlerden biridir. | Open Subtitles | إنه واحد من أعنف السموم على الأرض |
Vücudumun zehirlerden arındığını hissedebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني الشعور بجسدي وهو يتخلص من السموم |
Dünyamızı saran zehirlerden arındırılacaksın. | Open Subtitles | يجري تطهيرك من السموم التي تصيب عالمنا |
En ölümcül zehirlerden. | Open Subtitles | من اقوى السموم المميته |
Zararsız bir kirpi balığı gibi görünebilir ancak bu Japon balon bağlığı hayvanlar alemindeki en güçlü zehirlerden birini taşıyor. | Open Subtitles | لعلها تبدو كسمكة (البافر) الأليفة، لكن سمكة (الفوغو) اليابانية هذه تحمل واحد من أقوى السموم في ممكلة الحيوان |