Öyle eski bir zemini onarmanın tek yolunun söküp tekrar yapmak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال الطريقة الوحيدة لإصلاح أرضية متهالكة كهذه هي نزع ألواح الأرضية واستبدالها كلها |
Dört yaşındayken, mutfağın zemini altında yaşayan bir bahçe buldum. | TED | في سن الرابعة وجدت حديقة تحت أرضية المطبخ |
Birimiz hatalı, belki ikimiz de, ancak Betlehem bir senatör olmasaydı, şu anda onun bodrumunda cinayetin işlendiği zemini arıyor olurdun. | Open Subtitles | أحدنا مخطأ, ربما كلانا و لكن لو لم يكن باثلهام سيناتوراً لكنت تقف هناك في قبو منزله تبحث عن أرضية عملية القتل |
Kolyeyi zeminin arasına düşürdüm. Çatıyı ve kenarları güçlendirmişler ama zemini değil. | Open Subtitles | لقد قووا الحوائط والسقف ولكن ليست الأرضيّة هذه الأخشاب مُثبتة بالمسامير فحسب |
Yerden yüksekliğini ölçmek için ön bacaklarıyla zemini kontrol eder. | Open Subtitles | تهبط بأرجلها الأماميّة لترى بُعدها عن الأرضيّة. |
İkinci kat zemini, tabii birinci kattaysan sen. | Open Subtitles | أرضيّة الطابق الثاني، إن كنتَ تقف في الطابق الأوّل. |
Odanın tüm özelliklerini düşünmelisin duvarları, zemini, tavanı ve kapıları. | Open Subtitles | يجب عليك أن تفكري بكل ملامح الغرفة الجدران و الأرضيه و السقف و حتى الأبواب |
Odanın kemerli pencereleri, ahşap zemini vardı. | Open Subtitles | وهي لديها، ما يشبه النوافذ المقوسة أرضية خشبية |
Hücrenin zemini, hareketi algılayan basınç tabakaları ile donatıldı. | Open Subtitles | أرضية سجنك صممت من الواح ضغط كهربية مع مجسات لتعقب الحركة |
Bu âlem evinden çıkalım ve mutfak gibi, garaj zemini gibi daha seksi bir yerde sevişelim. | Open Subtitles | لنخرج منها, ولنذهب لمكان أكثر إثارة مثل المطبخ، أو على أرضية المرأب. |
Bize sevgili Thames Nehri yakınlarında küçük bir ev bulursan ama Londra merkezinden çok uzakta olmasın sağlam, ahşap zemini, çalışman için parlak ışığı olursa kira kontratını imzalarım. | Open Subtitles | ستجد منزلاً لنا سوياً بالقرب من نهر التايمز و ليس ببعيد من مدينة لندن يكون ذا أرضية خشبية |
Orman zemini kuru otlar içinde yatan tüm o küçük ölü bedenlerle kaplanmıştı. | Open Subtitles | و أرضية الغابة كانت تغطى بكل هذه الجثث الملقية في الوحل |
Ölüm Vadisi'nin tüm zemini çiçeklerle kaplandı | TED | كل أرضية وادي الموت افترشت بالزهور |
Mermer zemini vardı ve mermer zemine bakardım ve onun içinde her çeşit kalıbı ve tasarımı görürdüm. Herkesin de görebildiğini düşünürdüm. | TED | كان لدينا أرضية رخامية، وتدورن، كنت انظر الى الأرض الرخامية، وكنت أرى الكثير من أنواع الأنماط والتصاميم بها، واعتقدت حينها أن باستطاعة الجميع رؤيتهم. |
Mermer mutfak zemini, banyo küveti,buhar banyosu. | Open Subtitles | أرضية الحمام من الرخام، جاكوزي، ساونا |
Yoksa zemini gözyaşıyla doldurur. | Open Subtitles | بصورة مختلفة أرضية الكوخ ملطخة بالدماء |
Kireç taşına karışmış, bu da boruyu çevreleyen zemini zayıflatıyor. | Open Subtitles | والذي قد ذاب إلى حجر الكلس، مُضعِفاً الأرضيّة المُحيطة بهذه المأسورة. |
zemini kullanarak enkazdan bir örtü yarattı. | Open Subtitles | "لقد انتزع حجر الأرضيّة وجعل منه موجة حطام" |
Akıl almaz bir şey... Gon, Gido'nun üstünde durduğu zemini savurdu! | Open Subtitles | غير معقول، انتزع (جون) قطعة من الأرضيّة والتي عليها (جيدو)! |
Bu bileşenleri kullanarak ölüm zemini yaratacağım. | Open Subtitles | سأصنع بهذه المكوّنات أرضيّة قتل. |
- Bizim çatı katı mekanımızın artık bir zemini yokmuş. | Open Subtitles | -الآن موقع زفافنا العلوي لا يملك أرضيّة . |
zemini biraz yamuldu. Su yatağını patlattım da. | Open Subtitles | الأرضيه متعوجه قليلا و فرقعت سرير المياه |